Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Mersin'de bir öğretmen öğrencilerine Arapça ve Kürtçe öğretiyormuş...

Gündem 03.05.2022 - 02:29, Güncelleme: 03.05.2022 - 02:29
 

Mersin'de bir öğretmen öğrencilerine Arapça ve Kürtçe öğretiyormuş...

Öğrencilik döneminde hocalarının "müfredatın dışına çıkmaktan" çok korktuğunu, ancak Tahir Alangu isimli hocasının dersi "kendi kafasına göre" anlattığını belirten Engin Ardıç, Sabah gazetesindeki köşesinde, Alangu'nun ünlü şair ve yazarlarla ilgili sözlerine yer verdi.

Öğrencilik döneminde hocalarının "müfredatın dışına çıkmaktan" çok korktuğunu, ancak Tahir Alangu isimli hocasının dersi "kendi kafasına göre" anlattığını belirten Engin Ardıç, Sabah gazetesindeki köşesinde, Alangu'nun ünlü şair ve yazarlarla ilgili sözlerine yer verdi. İşte o ilginç yazı:  "Öğrencilik dönemimizde şunu görmüş ve şaşırmıştık: Hocalarımız "müfredatın dışına çıkmaktan" çok korkuyorlardı. Öyle ya, bir öğrenci velisi şikayet etse... "Çocuğuma pis pis şeyler öğretiyorlar..." Hele öyle solcu yazarlar mazarlar, hafazanallah... Hemen müfettiş gelirdi. Hocalarımız müfettişten de Allah gibi korkarlardı. Terfileri tehlikeye girecek, maaşları kesilecek... Küçük insanlar bu korkuyla yaşayıp giderken, büyük insanlar takmazlardı böyle şeyleri... Yeri cennet olası hocam Tahir Alangu, ders yılına başlarken Nihat Sami Banarlı'nın edebiyat kitabı için "Bırakın onu bir kenara" demişti... Banarlı'nın kitabı da harikaydı doğrusu... İlk sayfada Atatürk'ün gençliğe hitabesinden bir bölüm yer alıyor, Atatürk "en büyük Türk yazarı" olarak sunuluyordu. Eh, Talim ve Terbiye Kurulu'na da şirin görünmek gerekiyordu. Alangu dersi "kendi kafasına göre" anlatırdı. Gerekli hakaretleri etmeyi de ihmal etmeden... Örneğin Şair-i Azam denilen ve beş para etmez bir şaircik olan Abdülhak Hamit için "Bu herif Türk edebiyatına demir atmıştır" diyordu... O sıralar ünlenmiş bir kadın yazarımız için de "O karı çalışsa çabalasa ancak geneleve mama olur!" demişti... Ne bakanlıktan korkusu vardı ne müfettişten. Buna karşılık, hemşire okulunda edebiyat dersi veren bir tanıdığımın, kızları en ağır aruz kalıplarını ezberleterek ve benim de anlamadığım en koyu Osmanlıca şiirleri okutarak bunalttığını görmüştüm... "Bu yaptığınız genç hemşirelerimizi edebiyattan nefret ettirmekten başka bir işe yaramaz" demiştim. Ne yapsın, müfredat böyleydi, müfredat karşısında boynu kıldan inceydi. Hani şu "Sınıfı bir geçeyim, ilk iş olarak kitabımı yakacağım" cümlesiyle özetlenen tepkide, ilk akla gelen niçin tarih ve edebiyat kitaplarıdır sanırsınız? *** Mersin'de bir öğretmen öğrencilerine Arapça ve Kürtçe öğretiyormuş... Aslında Türkçe öğretmeni ama derste bunları da anlatıyor. En büyük suç! Maaşının otuzda birini kesmişler. Adam "Hem öğrencilerden hem velilerden talep var" demiş, dinletememiş. Bravo. "Beş milyon Suriyeli geldi" diye ağlayın ama onlarla kimin nasıl "diyalog kuracağını" hiç düşünmeyin. Kürtçe de bilmeyin, PKK'nın telsiz konuşmalarını izlemek için sözlüğe bakarsınız. Rusça da öğrenmeyin, hain Putin'e inat. Rumca zaten tu kaka, Kiriakos şaşırma, sabrımızı taşırma. Ermenice mi? Yok daha neler. Bu kafayla devam edin. *** Bayramınız mübarek olsun efendim. Ayy, gericilik ettim, Arapça bir kelime kullandım."
Öğrencilik döneminde hocalarının "müfredatın dışına çıkmaktan" çok korktuğunu, ancak Tahir Alangu isimli hocasının dersi "kendi kafasına göre" anlattığını belirten Engin Ardıç, Sabah gazetesindeki köşesinde, Alangu'nun ünlü şair ve yazarlarla ilgili sözlerine yer verdi.

Öğrencilik döneminde hocalarının "müfredatın dışına çıkmaktan" çok korktuğunu, ancak Tahir Alangu isimli hocasının dersi "kendi kafasına göre" anlattığını belirten Engin Ardıç, Sabah gazetesindeki köşesinde, Alangu'nun ünlü şair ve yazarlarla ilgili sözlerine yer verdi. İşte o ilginç yazı: 

"Öğrencilik dönemimizde şunu görmüş ve şaşırmıştık:

Hocalarımız "müfredatın dışına çıkmaktan" çok korkuyorlardı.

Öyle ya, bir öğrenci velisi şikayet etse... "Çocuğuma pis pis şeyler öğretiyorlar..." Hele öyle solcu yazarlar mazarlar, hafazanallah...

Hemen müfettiş gelirdi.

Hocalarımız müfettişten de Allah gibi korkarlardı.

Terfileri tehlikeye girecek, maaşları kesilecek...

Küçük insanlar bu korkuyla yaşayıp giderken, büyük insanlar takmazlardı böyle şeyleri...

Yeri cennet olası hocam Tahir Alangu, ders yılına başlarken Nihat Sami Banarlı'nın edebiyat kitabı için "Bırakın onu bir kenara" demişti...

Banarlı'nın kitabı da harikaydı doğrusu...

İlk sayfada Atatürk'ün gençliğe hitabesinden bir bölüm yer alıyor, Atatürk "en büyük Türk yazarı" olarak sunuluyordu.

Eh, Talim ve Terbiye Kurulu'na da şirin görünmek gerekiyordu.

Alangu dersi "kendi kafasına göre" anlatırdı.

Gerekli hakaretleri etmeyi de ihmal etmeden...

Örneğin Şair-i Azam denilen ve beş para etmez bir şaircik olan Abdülhak Hamit için "Bu herif Türk edebiyatına demir atmıştır" diyordu...

O sıralar ünlenmiş bir kadın yazarımız için de "O karı çalışsa çabalasa ancak geneleve mama olur!" demişti...

Ne bakanlıktan korkusu vardı ne müfettişten.

Buna karşılık, hemşire okulunda edebiyat dersi veren bir tanıdığımın, kızları en ağır aruz kalıplarını ezberleterek ve benim de anlamadığım en koyu Osmanlıca şiirleri okutarak bunalttığını görmüştüm...

"Bu yaptığınız genç hemşirelerimizi edebiyattan nefret ettirmekten başka bir işe yaramaz" demiştim.

Ne yapsın, müfredat böyleydi, müfredat karşısında boynu kıldan inceydi.

Hani şu "Sınıfı bir geçeyim, ilk iş olarak kitabımı yakacağım" cümlesiyle özetlenen tepkide, ilk akla gelen niçin tarih ve edebiyat kitaplarıdır sanırsınız?

***

Mersin'de bir öğretmen öğrencilerine Arapça ve Kürtçe öğretiyormuş...

Aslında Türkçe öğretmeni ama derste bunları da anlatıyor.

En büyük suç! Maaşının otuzda birini kesmişler.

Adam "Hem öğrencilerden hem velilerden talep var" demiş, dinletememiş.

Bravo. "Beş milyon Suriyeli geldi" diye ağlayın ama onlarla kimin nasıl "diyalog kuracağını" hiç düşünmeyin.

Kürtçe de bilmeyin, PKK'nın telsiz konuşmalarını izlemek için sözlüğe bakarsınız.

Rusça da öğrenmeyin, hain Putin'e inat.

Rumca zaten tu kaka, Kiriakos şaşırma, sabrımızı taşırma.

Ermenice mi? Yok daha neler.

Bu kafayla devam edin.

***

Bayramınız mübarek olsun efendim.

Ayy, gericilik ettim, Arapça bir kelime kullandım."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.