Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Meyhaneleri ve faizci bankaları olan bir ülkede cennete gidilebilir mi?

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 08.06.2022 - 15:04, Güncelleme: 08.06.2022 - 15:04
 

Meyhaneleri ve faizci bankaları olan bir ülkede cennete gidilebilir mi?

"Meydanları heykellerle dolu, kıyıları plajlarla çevrili, kent merkezleri bankalarla ve meyhanelerle dolu, camilerin olduğu, ezanların okunduğu bir ülkede gözümüzü dünyaya açmış bulunuyoruz" diyen Gazeteci Yazar Mehmet Göktaş, "Bu ortamda cennete gitmenin yolu nedir?" diye sordu.

"Meydanları heykellerle dolu, kıyıları plajlarla çevrili, kent merkezleri bankalarla ve meyhanelerle dolu, camilerin olduğu, ezanların okunduğu bir ülkede gözümüzü dünyaya açmış bulunuyoruz" diyen Gazeteci Yazar Mehmet Göktaş, "Bu ortamda cennete gitmenin yolu nedir?" diye sordu. Göktaş'ın bugünkü yazısı şöyle: "Kendi adıma söyleyeyim; mekan olarak Mekke ve Medine’yi, zaman olarak da saadet asrını merkeze alarak konuşacak olursak, o merkezin yaklaşık üç bin kilometre kuzeyinde ve bin dört yüz yıl sonra, meydanları heykellerle dolu, kıyıları plajlarla çevrili, kent merkezleri bankalarla ve meyhanelerle dolu, camilerin olduğu, ezanların okunduğu bir ülkede gözümüzü dünyaya açmış bulunuyoruz. İsterseniz bunu bir “konum bildirimi” olarak da kabul edebilirsiniz. İşin buraya kadar olan kısmında bizim hiçbir dahlimiz, tercih hakkımız olmadığına göre bize düşen, böyle bir ülkeden böyle bir zaman diliminden de cennete giden bir yol olduğunu bulmak ve o yola girmektir. Hatta bütün bunların cennete girme, cehennemden kurtulma yarışında hiçbir avantaj veya dezavantaj olmadığını öncelikle bilmemiz gerekir. Meseleyi daha da güncelleştirerek söyleyelim; bizim cennete girme, cehennemden kaçınma uğraşımızda ne savaşların ne salgınların ne enflasyonun ve ne de bir takım krizlerin diğer zamanlara ve mekanlara göre avantaj ve dezavantajı yoktur. Ama bizim unutmamamız gereken bir yükümlülüğümüz vardır; yasadığımız zamanı ve zemini Müslümanlaştırmaktır. Bunları dile getirmemin bir başka sebebi de boyumuzu aşan, gücümüzün yetmeyeceği, bizim değiştiremeyeceğimiz konular üzerine yoğunlaşıp gücümüzün yetebileceği şeyleri ihmal etmek veya geri planlara atma tehlikesidir"
"Meydanları heykellerle dolu, kıyıları plajlarla çevrili, kent merkezleri bankalarla ve meyhanelerle dolu, camilerin olduğu, ezanların okunduğu bir ülkede gözümüzü dünyaya açmış bulunuyoruz" diyen Gazeteci Yazar Mehmet Göktaş, "Bu ortamda cennete gitmenin yolu nedir?" diye sordu.

"Meydanları heykellerle dolu, kıyıları plajlarla çevrili, kent merkezleri bankalarla ve meyhanelerle dolu, camilerin olduğu, ezanların okunduğu bir ülkede gözümüzü dünyaya açmış bulunuyoruz" diyen Gazeteci Yazar Mehmet Göktaş, "Bu ortamda cennete gitmenin yolu nedir?" diye sordu.


Göktaş'ın bugünkü yazısı şöyle:

"Kendi adıma söyleyeyim; mekan olarak Mekke ve Medine’yi, zaman olarak da saadet asrını merkeze alarak konuşacak olursak, o merkezin yaklaşık üç bin kilometre kuzeyinde ve bin dört yüz yıl sonra, meydanları heykellerle dolu, kıyıları plajlarla çevrili, kent merkezleri bankalarla ve meyhanelerle dolu, camilerin olduğu, ezanların okunduğu bir ülkede gözümüzü dünyaya açmış bulunuyoruz. İsterseniz bunu bir “konum bildirimi” olarak da kabul edebilirsiniz.
İşin buraya kadar olan kısmında bizim hiçbir dahlimiz, tercih hakkımız olmadığına göre bize düşen, böyle bir ülkeden böyle bir zaman diliminden de cennete giden bir yol olduğunu bulmak ve o yola girmektir.
Hatta bütün bunların cennete girme, cehennemden kurtulma yarışında hiçbir avantaj veya dezavantaj olmadığını öncelikle bilmemiz gerekir.
Meseleyi daha da güncelleştirerek söyleyelim; bizim cennete girme, cehennemden kaçınma uğraşımızda ne savaşların ne salgınların ne enflasyonun ve ne de bir takım krizlerin diğer zamanlara ve mekanlara göre avantaj ve dezavantajı yoktur.
Ama bizim unutmamamız gereken bir yükümlülüğümüz vardır; yasadığımız zamanı ve zemini Müslümanlaştırmaktır.
Bunları dile getirmemin bir başka sebebi de boyumuzu aşan, gücümüzün yetmeyeceği, bizim değiştiremeyeceğimiz konular üzerine yoğunlaşıp gücümüzün yetebileceği şeyleri ihmal etmek veya geri planlara atma tehlikesidir"

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.