Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Milli Eğitim’in başındaki bela: OAB

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 08.06.2023 - 12:29, Güncelleme: 08.06.2023 - 12:29
 

Milli Eğitim’in başındaki bela: OAB

Yeni Akit'ten Zekeriya Say'ın Köşe yazısı

CHP tek parti diktasının “milli şefi” İsmet İnönü zamanında imzalanan anlaşmalar sonucu, dış güçler tarafından eğilip-bükülen “Milli(!) Eğitim” sistemi… Hiçbir bilimsel gerçekliği olmayan ve evrimci ön kabulle hazırlanan ders kitapları… Müslüman Anadolu’nun kimyasına uymayan, yaratılış gerçeğini öteleyen, Allah inancını zedeleyen ve ateist fikirlerin empoze edildiği müfredatlar… Yanlış “öğretmen” politikaları… Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, şimdi de okullarda “paralel yönetim” ilan eden “Okul Aile Birlikleri…” Evet! Maalesef ilk Maarif Nazırı “fenni sünetçi” olan ve her iktidar değişiminde şekilden şekle sokulan Cumhuriyet Türkiye’sinin “Milli Eğitim” sistemi bir türlü dikiş tutmuyor. Özellikle AK Parti iktidarının, başta teknolojik atılımlar ve ücretsiz kitap hamlelerine rağmen eğitim kalitesi arzulanan seviyeye gelemiyor. Bundan birkaç ay önce acaba sorunun kaynağının “öğretmenler” mi olduğunu irdelediğimde, az kalsın eğitim ordusunca linç edilecektim. Bu kez bir adım ileri giderek, yaşanan sıkıntının temel sebeplerinden birinin de “aileler” olduğuna dikkat çekmek istiyorum.  Malumunuz, AK Parti hükümetlerin en büyük özelliklerinden biri de bütçede “aslan payını,” ülkenin güvenliğini ilgilendiren Milli Savunma yerine nesli ihyayla yükümlü olan Milli Eğitim’e ayırmasıdır. Başkan Erdoğan, sırf; “Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!” şuurunda… “Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin” dâvacısı… “Halka değil, Hakk’a inanan” bir gençlik yetiştirmek için 21 yıl boyunca hiçbir masraftan kaçınmadı… Fakat ne yazık ki bu çabası, her her seferinde sol faşist zihniyete takılarak, hayalden öteye geçemedi. Genç nesle; dini, peygamberini, yaratıcısını öğretmeye çalışa da, bunda muvaffak olamadı. Çünkü karşısında, her sistemi iğdiş edebilen, modern tabirle, “içinden geçebilen” azgın bir kitle var.   İşte bu kitle, bürokrasiden kısmen temizlenince, “Okul Aile Birliği” adı altında örgütlenerek yeniden Milli Eğitim’e “nüfuz” etmeyi başardı.  Geçmiş yıllarda “veli toplantılarına” bile gitmeyi zül addeden bu güruh, artık okullardan çıkmıyor. Milli Eğitim’in verdiği yasal ve geniş yetkilerin arkasına sığınarak, okulların şekillenmesinde gereğinden fazla rol üstleniyor.  Okul yönetimince planlanan kurs, sınav, seminer, müzik, tiyatro, spor, sanat, gezi, kermes ve benzeri eğitim faaliyetlerinin düzenlenmesine müdahil oluyor… Öğretim faaliyetleri dışındaki zamanlarda okulun derslik, spor salonu, kütüphane, laboratuvar, atölye, hatta oyun alanlarını bile diledikleri gibi değerlendiriyorlar. Bir bakmışsınız, okulun bahçesini bir galeriye veya market zincirine kiralamışlar, oradan tıkır tıkır gelir elde ediyorlar… Toplanan bağışlar da işin cabası… Öğrencilere yönelik taciz, psikolojik şiddet gibi rezaletler de zaten gazetelerde kendine genişçe yer buluyor… Yasal yetkilerle donatılmış bu “paralel yapı”nın beni en rahatsız eden yönü ise öğrencilere ve eğitimcilere yönelik ideolojik tahakkümü… Her yıl Ekim ayında seçilen “Okul Aile Birlikleri,” genelde benzer dünya ve ideolojik görüşe sahip velilerin bir araya gelmesinden oluşuyor. Tabii, mütedeyyin aileler zahmet edip oy kullanmaya gelmedikleri için, tıpkı Tabipler Birliği yönetiminin bir avuç marjinalin eline geçmesi gibi.. Okul Aile Birliği yönetimleri de genellikle, Türkiye’deki potansiyeli yüzde 25’i aşmayan  “sol-seküler” zihniyetteki ailelerin eline geçiyor. Onlar da mevcut iktidara karşı oldukları için, genellikle devletin atadığı okul yöneticilerine ve öğretmenlerine karşı tavır alıyorlar. İşin içine, yalanda sınır tanımayan zillet medyasının desteği de eklenince, okul müdürlerini ve öğretmenleri yıpratmak için var güçleriyle uğraşıyorlar. O okullardan biri de, benim de “velisi” olduğum, ecdat yadigarı Cağaloğlu Anadolu Lisesi.. 3 senedir şahit olduğum rezaletleri sıralamaya kalksam sayfalar sığmaz… Nüfus cüzdanlarına isimleri “Militan” olarak kaydedilecek kadar marjinal velilerin yer aldığı Cağaloğlu Anadolu Lisesi Okul Aile Birliği yönetimi yıllardır adeta “müdür öğütme makinası” gibi çalışıyor. 3 yılda 4 müdürün değişmesi bile yaşananları özetlemeye yeterli… 2020 yılında Necati Yener, Mart 2021’de Cafer Çilenti, Şubat 2022’de Mehmet Aybek, OAB diktası yüzünden okuldan ayrıldı.  Şimdi de 1 Mart 2022’de göreve başlayan okul Müdürü Cafer Koçyiğit, malum güruhun hedefinde… “Kuruluş yıldönümü”, “mezuniyet töreni” ve “Calfest” gibi eğlencelerle, küçücük çocuklara alkollü eğlenceler düzenleyen sol-faşist zihniyet, CAL’ı Türkiye’nin en prestijli liseleri arasındaki yerine kavuşmasını sağlayan müdürler arasında yer alan Cafet Koçyiğit’i. Sırf, “çocuk gelin” hadisesi yaşandığında, kişisel sosyal medya hesabından Hucurat Suresi’nin 6. ayetinde yer alan, “Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın” ilahi emrini paylaştığı gerekçesiyle adeta linç etmeye çalışıyor. Daha önce okul kapısı önünde iğrenç pankartlarla eylem düzenleyen seküler veliler ve Okul Aile Birliği yönetimi, geçtiğimiz günlerde gerçekleşen “mezuniyet töreninde” bir kez daha sahneye çıktı. Bu kez, zihinlerini yıkadıkları öğrencileri organize ederek, müdür beye karşı arkalarını dönmelerini sağladılar. Öğretmenine bile saygı göstermeyen bir öğrenci, maazallah yarın önemli bir mevkiye geldiğinde, bu ülkenin dindar kesimine adil davranır mı? Onlara söz hakkı verir mi? Özetle… Yeni Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin Bey’in işe, daha önce kimsenin dokunmadığı ve yıllardır eğitimcilerin başına bela olan Okul Aile Birliği saçmalığını temizlemekle başlaması çok isabetli olacaktır. Zira tehlike görünenden daha büyük!
Yeni Akit'ten Zekeriya Say'ın Köşe yazısı

CHP tek parti diktasının “milli şefi” İsmet İnönü zamanında imzalanan anlaşmalar sonucu, dış güçler tarafından eğilip-bükülen “Milli(!) Eğitim” sistemi…

Hiçbir bilimsel gerçekliği olmayan ve evrimci ön kabulle hazırlanan ders kitapları…

Müslüman Anadolu’nun kimyasına uymayan, yaratılış gerçeğini öteleyen, Allah inancını zedeleyen ve ateist fikirlerin empoze edildiği müfredatlar…

Yanlış “öğretmen” politikaları…

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, şimdi de okullarda “paralel yönetim” ilan eden “Okul Aile Birlikleri…”

Evet!

Maalesef ilk Maarif Nazırı “fenni sünetçi” olan ve her iktidar değişiminde şekilden şekle sokulan Cumhuriyet Türkiye’sinin “Milli Eğitim” sistemi bir türlü dikiş tutmuyor.

Özellikle AK Parti iktidarının, başta teknolojik atılımlar ve ücretsiz kitap hamlelerine rağmen eğitim kalitesi arzulanan seviyeye gelemiyor.

Bundan birkaç ay önce acaba sorunun kaynağının “öğretmenler” mi olduğunu irdelediğimde, az kalsın eğitim ordusunca linç edilecektim.

Bu kez bir adım ileri giderek, yaşanan sıkıntının temel sebeplerinden birinin de “aileler” olduğuna dikkat çekmek istiyorum. 

Malumunuz, AK Parti hükümetlerin en büyük özelliklerinden biri de bütçede “aslan payını,” ülkenin güvenliğini ilgilendiren Milli Savunma yerine nesli ihyayla yükümlü olan Milli Eğitim’e ayırmasıdır.

Başkan Erdoğan, sırf; “Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!” şuurunda…

“Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin” dâvacısı…

“Halka değil, Hakk’a inanan” bir gençlik yetiştirmek için 21 yıl boyunca hiçbir masraftan kaçınmadı…

Fakat ne yazık ki bu çabası, her her seferinde sol faşist zihniyete takılarak, hayalden öteye geçemedi.

Genç nesle; dini, peygamberini, yaratıcısını öğretmeye çalışa da, bunda muvaffak olamadı.

Çünkü karşısında, her sistemi iğdiş edebilen, modern tabirle, “içinden geçebilen” azgın bir kitle var.  

İşte bu kitle, bürokrasiden kısmen temizlenince, “Okul Aile Birliği” adı altında örgütlenerek yeniden Milli Eğitim’e “nüfuz” etmeyi başardı. 

Geçmiş yıllarda “veli toplantılarına” bile gitmeyi zül addeden bu güruh, artık okullardan çıkmıyor.

Milli Eğitim’in verdiği yasal ve geniş yetkilerin arkasına sığınarak, okulların şekillenmesinde gereğinden fazla rol üstleniyor. 

Okul yönetimince planlanan kurs, sınav, seminer, müzik, tiyatro, spor, sanat, gezi, kermes ve benzeri eğitim faaliyetlerinin düzenlenmesine müdahil oluyor…

Öğretim faaliyetleri dışındaki zamanlarda okulun derslik, spor salonu, kütüphane, laboratuvar, atölye, hatta oyun alanlarını bile diledikleri gibi değerlendiriyorlar.

Bir bakmışsınız, okulun bahçesini bir galeriye veya market zincirine kiralamışlar, oradan tıkır tıkır gelir elde ediyorlar…

Toplanan bağışlar da işin cabası…

Öğrencilere yönelik taciz, psikolojik şiddet gibi rezaletler de zaten gazetelerde kendine genişçe yer buluyor…

Yasal yetkilerle donatılmış bu “paralel yapı”nın beni en rahatsız eden yönü ise öğrencilere ve eğitimcilere yönelik ideolojik tahakkümü…

Her yıl Ekim ayında seçilen “Okul Aile Birlikleri,” genelde benzer dünya ve ideolojik görüşe sahip velilerin bir araya gelmesinden oluşuyor.

Tabii, mütedeyyin aileler zahmet edip oy kullanmaya gelmedikleri için, tıpkı Tabipler Birliği yönetiminin bir avuç marjinalin eline geçmesi gibi..

Okul Aile Birliği yönetimleri de genellikle, Türkiye’deki potansiyeli yüzde 25’i aşmayan  “sol-seküler” zihniyetteki ailelerin eline geçiyor.

Onlar da mevcut iktidara karşı oldukları için, genellikle devletin atadığı okul yöneticilerine ve öğretmenlerine karşı tavır alıyorlar.

İşin içine, yalanda sınır tanımayan zillet medyasının desteği de eklenince, okul müdürlerini ve öğretmenleri yıpratmak için var güçleriyle uğraşıyorlar.

O okullardan biri de, benim de “velisi” olduğum, ecdat yadigarı Cağaloğlu Anadolu Lisesi..

3 senedir şahit olduğum rezaletleri sıralamaya kalksam sayfalar sığmaz…

Nüfus cüzdanlarına isimleri “Militan” olarak kaydedilecek kadar marjinal velilerin yer aldığı Cağaloğlu Anadolu Lisesi Okul Aile Birliği yönetimi yıllardır adeta “müdür öğütme makinası” gibi çalışıyor.

3 yılda 4 müdürün değişmesi bile yaşananları özetlemeye yeterli…

2020 yılında Necati Yener, Mart 2021’de Cafer Çilenti, Şubat 2022’de Mehmet Aybek, OAB diktası yüzünden okuldan ayrıldı.

 Şimdi de 1 Mart 2022’de göreve başlayan okul Müdürü Cafer Koçyiğit, malum güruhun hedefinde…

“Kuruluş yıldönümü”, “mezuniyet töreni” ve “Calfest” gibi eğlencelerle, küçücük çocuklara alkollü eğlenceler düzenleyen sol-faşist zihniyet, CAL’ı Türkiye’nin en prestijli liseleri arasındaki yerine kavuşmasını sağlayan müdürler arasında yer alan Cafet Koçyiğit’i.

Sırf, “çocuk gelin” hadisesi yaşandığında, kişisel sosyal medya hesabından Hucurat Suresi’nin 6. ayetinde yer alan, “Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın” ilahi emrini paylaştığı gerekçesiyle adeta linç etmeye çalışıyor.

Daha önce okul kapısı önünde iğrenç pankartlarla eylem düzenleyen seküler veliler ve Okul Aile Birliği yönetimi, geçtiğimiz günlerde gerçekleşen “mezuniyet töreninde” bir kez daha sahneye çıktı.

Bu kez, zihinlerini yıkadıkları öğrencileri organize ederek, müdür beye karşı arkalarını dönmelerini sağladılar.

Öğretmenine bile saygı göstermeyen bir öğrenci, maazallah yarın önemli bir mevkiye geldiğinde, bu ülkenin dindar kesimine adil davranır mı? Onlara söz hakkı verir mi?

Özetle…

Yeni Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin Bey’in işe, daha önce kimsenin dokunmadığı ve yıllardır eğitimcilerin başına bela olan Okul Aile Birliği saçmalığını temizlemekle başlaması çok isabetli olacaktır. Zira tehlike görünenden daha büyük!

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.