Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Motor yaktıran Kızılay soruları!

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 28.02.2023 - 11:16, Güncelleme: 28.02.2023 - 11:16
 

Motor yaktıran Kızılay soruları!

Ali Karahasanoğlu'nun, "Motor yaktıran Kızılay soruları!" başlıklı yazısı...

Ali İhsan Karahasanoğlu, Kızılay üzerinden yürütülen yıpratma çalışmalarına ve spekülasyonlara tepki gösterdi. Karahasanoğlu'nun bugünkü yazısı... Üç tane koyunu verseniz, otlatıp geri getirmekten aciz adamlar, bir bardak suda fırtına kopartıyorlar.. Bugün dahi ellerinde tuttukları THK’nın hesabını vermeyenler, veremeyenler, benzer nitelikteki bir başka hayır kurumunun emin ellerde yaptığı hizmetleri karalayarak, dindar insanlara saldırılarını sürdürüyorlar.. Ne imiş? Kızılay, topladığı hayırlar karşılığında depremzedelere yemek dağıtıyormuş ama.. Bu yemek dağıtımı, üçüncü haftada 100 milyon öğüne ulaşmış durumda imiş ama.. Kızılay, topladığı hayırlar kadar, iştiraki olan şirkete ürettirdiği çadırları bedelsiz depremzedelere veriyormuş, bu sayede 350 bini aşkın çadır, depremzedelere tahsis edilmiş ama.. “Bir afet sırasında, çadır konusunda, mazlum insanları üç tane çakal tüccara teslim etmeyelim. Kendi iştirakimiz olan bir şirkete profesyonel anlamda kaliteli çadır ürettirelim ki, afet günü fiyatlar iki misli, üç misli olmasın” hassasiyeti ile Kızılay Çadır Tekstil şirketini de kurarak, oturdukları koltuğun hakkını verdiklerinde.. Saldırıyı da hakediyorlarmış. Çalışırsanız, gecenizi gündüzünüze katıp gayret gösterirseniz.. Laikçi kesim, sizi asla rahat bırakmaz.. “Gözünüzün üstünde kaşınız var” der saldırır.. “Dudağınızın üstünde bıyığınız var” der saldırır.. Hiçbir şey bulamazsa.. “Nefes alıp veriyorsunuz, havayı kirletiyorsunuz” der, yine saldırır.. Bu kapsamda, Kızılay’a yönelik son saldırıya şaşırdım mı? Hayır, şaşırmadım.. Kızılay yönetimi, yılbaşı kutlamalarında, su gibi içki tüketecekti ki, saldırmasınlar.. Kızılay’ın parası ile yapılan yazlık tesislerde, yöneticiler aylarca bedava tatil yapacaktı ki, laikçiler Kızılay’a toz kondurmasın.. İçkili, danslı, tangolu balolar düzenleyecekti ki, laikçilerin saldırılarından emin olsun.. Genel değerlendirmeler yapıp, işi mugalataya getirip, iftiraları cevapsız bırakacağımı sanmıyorsunuz, herhalde.. Somut cevapları da vereceğim tabii ki.. Ahbap isimli, şarkıcı-türkücülerden yardım toplayan Haluk Levent öncülüğündeki dernekten, “Depremzedelere yardım başlığı altında topladığımız paralarla bir miktar çadır almak istiyoruz. Bize çadır satabilir misiniz” denildiğinde.. Kızılay’ın iştiraki olan şirket, “On binlecesini, Kızılay üzerinden AFAD’a yolladık.. Şu an, yurtdışından sipariş edilen, ama acil de olmayan bir tamamlanmış üretimimiz var.. Onlardan sadece 2.050 taneyi size satabiliriz” demiş.  Ahbap çok daha fazla istiyor ama.. Kızılay Çadır Tekstil, “Sadece bu kadar verebiliriz. Günlük üretim kapasitemiz 10.000 adet, ardından AFAD’ın talepleri gelebilir. Eğer elimizde tekrar stok oluşursa, haber veririz” diyorlar.. Ve maliyet fiyatına, 2,050 kaliteli çadırı, Ahbap’a satıyorlar.. Vaaaay.. Sen misin.. THK’ya gelince, ciğerlerimiz ormanları söndürmek için dahi, “Orman Bakanlığı THK’nın uçaklarını dolarlı fiyatlarla niye kiralamıyor” derken.. Kızılay’ın zaten AFAD’ın çadır taleplerini karşıladığı bir ortamda.. Sivil bir hayır derneğinin “Biz bağışları topladık. Bu bağışlarla, şu kadar çadır almak istiyoruz. Ama kaliteli bulamıyoruz. Elinizde çadır var ise, alalım” dediği noktada.. “Niye Ahbap’a çadırları para ile sattınız” saldırıları başlıyor.. O zaman, motorları yaktıracak cinsten karşı soruları, biz de o saldırı merkezlerine soralım: Kızılay, yeni yapılanması ile, çadır üretimini piyasa koşullarına bırakmamak için atılım yapmasaydı.. Yurtdışından bile sipariş alacak bir durumda olmayıp, elinde 2.050 çadır olmasaydı, Ahbap başka bir şirketten bu çadırları bedavaya mı alacaktı? Ahbap, zaten, “Çadır alıp, depremzedelere vereceğiz” diyerek, bağış toplamadı mı? Şimdi çadırı bedavaya alacak ise, niye bağış topladı ki? Veya şöyle soralım, üç tane koyunu gütmekten aciz solculara... Kızılay Çadır Tekstil, kendisi depremzedelere, o çadırı veremiyor mu ki, Ahbap’a bedava çadır verecek, Ahbap da depremzedelere götürecek.. Bir de şu açıdan bakalım, olaya.. Kızılay Çadır Tekstil, yurtdışından verilen 2.050 sipariş çadırı “Türkiye’deki deprem olsa da. Biz bunları yurtdışına yollayacağız. Ahbap’a falan çadır yok. Şimdi hem yurtdışına gidecek çadırı Ahbap’a ver, sonra yurtdışının siparişini tamamla. Ne gerek var? Yan gelip yatalım..” dese.. Kim ne diyebilecekti, Kızılay’a? Ama çalışıyorsanız.. “Yurtdışının isteğini sonradan üretip yine yollarız, şimdi Türkiye’den tüm isteklere cevap verelim” derdine düşerseniz.. Böyle saldırıya uğrarsınız.. Kızılay yönetimi, gece gündüz çalışarak, kendisine yönelik bu saldırıları hazırlamış!.. Eski yönetimden aldıkları gibi.. Günlük 100-150 çadır üreterek yollarına devam edeceklerdi. Kızılay Çadır Tekstil diye bir şey açmayacaklardı. “Ahbap nereden alırsa, alsın çadırını” diye düşünecekti.. O zaman kimse de saldıramayacaktı, Kızılay’a.. Bir başka pencere daha açalım, tartışmaya: Kızılay, hayırseverlerden para toplamış, 2.050 çadır için topladığı bağışın karşılığında bölgeye yollayacağı çadırları, göndermemiş, Ahbap’a mı satmış? Hayır.. Kızılay, topladığı hayırlar karşılığında binlerce çadırı, AFAD’a teslim etmiş. İlaveten.. Çadır piyasasında fiyatları, çakal tüccarların insafına bırakmamak için iştirak şeklinde kurduğu ticari faaliyet sürdüren Kızılay Çadır A.Ş. olarak ürettiği çadırlardan on binlercesini AFAD’a teslim etmiş. Bu çadırların bir kısmı, kendisinin topladığı bağışların karşılığı olarak, AFAD’a bedelsiz verilmiş. Topladığı bağışların üstündeki çadırları ise, AFAD’a maliyet fiyatına satıp, tekrar o para ile yeniden çadır üretimine devam etmiş..  Şimdi, Kızılay böyle bir üretim merkezi kurduğu için mi suçlu oldu? Deprem bölgesinde 350 bin çadır kurulmuş. Bu büyüklükte çadır tedariki, bu şirket olmasaydı, hangi tüccarın, hangi insafsızlığı altında, hangi fiyatlarla sağlanabilecekti, üç tane koyunu gütmekten aciz solcular, hiç düşündüler mi ki, şimdi Kızılay’a saldırıyorlar! Kızılay’ın iştiraki olan şirket, Ahbap’a istediği kaliteli çadırları satmayıp, “Biz zaten bir hayır kurumuyuz. Bu çadırların bedelini hayır olarak toplamadık, kasadan para ödeyerek hammadesini satın alıp ürettik ama.. Size bedavaya verelim” deseydi.. Yıl sonunda, bilançoda bedeli alınmadan çıkış gösterilen 2.050 çadır için, bugün kıyamet kopartan soldan çarklı entel-dantel takımı, “Kızılay’ın 2.050 çadırı kayıp” diyerek, yine kıyamet kopartmayacaklar mıydı? Ne yapılırsa yapılsın.. Bu solcuları bu laikçileri memnun etmek mümkün değil.. Onun için, bunları hiç muhatap bile almayacaksınız..  “He he“ deyip, geçeceksiniz!
Ali Karahasanoğlu'nun, "Motor yaktıran Kızılay soruları!" başlıklı yazısı...

Ali İhsan Karahasanoğlu, Kızılay üzerinden yürütülen yıpratma çalışmalarına ve spekülasyonlara tepki gösterdi.

Karahasanoğlu'nun bugünkü yazısı...

Üç tane koyunu verseniz, otlatıp geri getirmekten aciz adamlar, bir bardak suda fırtına kopartıyorlar..

Bugün dahi ellerinde tuttukları THK’nın hesabını vermeyenler, veremeyenler, benzer nitelikteki bir başka hayır kurumunun emin ellerde yaptığı hizmetleri karalayarak, dindar insanlara saldırılarını sürdürüyorlar..

Ne imiş?

Kızılay, topladığı hayırlar karşılığında depremzedelere yemek dağıtıyormuş ama..

Bu yemek dağıtımı, üçüncü haftada 100 milyon öğüne ulaşmış durumda imiş ama..

Kızılay, topladığı hayırlar kadar, iştiraki olan şirkete ürettirdiği çadırları bedelsiz depremzedelere veriyormuş, bu sayede 350 bini aşkın çadır, depremzedelere tahsis edilmiş ama..

“Bir afet sırasında, çadır konusunda, mazlum insanları üç tane çakal tüccara teslim etmeyelim. Kendi iştirakimiz olan bir şirkete profesyonel anlamda kaliteli çadır ürettirelim ki, afet günü fiyatlar iki misli, üç misli olmasın” hassasiyeti ile Kızılay Çadır Tekstil şirketini de kurarak, oturdukları koltuğun hakkını verdiklerinde..

Saldırıyı da hakediyorlarmış.

Çalışırsanız, gecenizi gündüzünüze katıp gayret gösterirseniz..

Laikçi kesim, sizi asla rahat bırakmaz..

“Gözünüzün üstünde kaşınız var” der saldırır..

“Dudağınızın üstünde bıyığınız var” der saldırır..

Hiçbir şey bulamazsa..

“Nefes alıp veriyorsunuz, havayı kirletiyorsunuz” der, yine saldırır..

Bu kapsamda, Kızılay’a yönelik son saldırıya şaşırdım mı?

Hayır, şaşırmadım..

Kızılay yönetimi, yılbaşı kutlamalarında, su gibi içki tüketecekti ki, saldırmasınlar..

Kızılay’ın parası ile yapılan yazlık tesislerde, yöneticiler aylarca bedava tatil yapacaktı ki, laikçiler Kızılay’a toz kondurmasın..

İçkili, danslı, tangolu balolar düzenleyecekti ki, laikçilerin saldırılarından emin olsun..

Genel değerlendirmeler yapıp, işi mugalataya getirip, iftiraları cevapsız bırakacağımı sanmıyorsunuz, herhalde..

Somut cevapları da vereceğim tabii ki..

Ahbap isimli, şarkıcı-türkücülerden yardım toplayan Haluk Levent öncülüğündeki dernekten, “Depremzedelere yardım başlığı altında topladığımız paralarla bir miktar çadır almak istiyoruz. Bize çadır satabilir misiniz” denildiğinde..

Kızılay’ın iştiraki olan şirket, “On binlecesini, Kızılay üzerinden AFAD’a yolladık.. Şu an, yurtdışından sipariş edilen, ama acil de olmayan bir tamamlanmış üretimimiz var.. Onlardan sadece 2.050 taneyi size satabiliriz” demiş. 

Ahbap çok daha fazla istiyor ama..

Kızılay Çadır Tekstil, “Sadece bu kadar verebiliriz. Günlük üretim kapasitemiz 10.000 adet, ardından AFAD’ın talepleri gelebilir. Eğer elimizde tekrar stok oluşursa, haber veririz” diyorlar..

Ve maliyet fiyatına, 2,050 kaliteli çadırı, Ahbap’a satıyorlar..

Vaaaay.. Sen misin.. THK’ya gelince, ciğerlerimiz ormanları söndürmek için dahi, “Orman Bakanlığı THK’nın uçaklarını dolarlı fiyatlarla niye kiralamıyor” derken..

Kızılay’ın zaten AFAD’ın çadır taleplerini karşıladığı bir ortamda..

Sivil bir hayır derneğinin “Biz bağışları topladık. Bu bağışlarla, şu kadar çadır almak istiyoruz. Ama kaliteli bulamıyoruz. Elinizde çadır var ise, alalım” dediği noktada..

“Niye Ahbap’a çadırları para ile sattınız” saldırıları başlıyor..

O zaman, motorları yaktıracak cinsten karşı soruları, biz de o saldırı merkezlerine soralım:

Kızılay, yeni yapılanması ile, çadır üretimini piyasa koşullarına bırakmamak için atılım yapmasaydı..

Yurtdışından bile sipariş alacak bir durumda olmayıp, elinde 2.050 çadır olmasaydı, Ahbap başka bir şirketten bu çadırları bedavaya mı alacaktı?

Ahbap, zaten, “Çadır alıp, depremzedelere vereceğiz” diyerek, bağış toplamadı mı?

Şimdi çadırı bedavaya alacak ise, niye bağış topladı ki?

Veya şöyle soralım, üç tane koyunu gütmekten aciz solculara...

Kızılay Çadır Tekstil, kendisi depremzedelere, o çadırı veremiyor mu ki, Ahbap’a bedava çadır verecek, Ahbap da depremzedelere götürecek..

Bir de şu açıdan bakalım, olaya..

Kızılay Çadır Tekstil, yurtdışından verilen 2.050 sipariş çadırı “Türkiye’deki deprem olsa da. Biz bunları yurtdışına yollayacağız. Ahbap’a falan çadır yok. Şimdi hem yurtdışına gidecek çadırı Ahbap’a ver, sonra yurtdışının siparişini tamamla. Ne gerek var? Yan gelip yatalım..” dese..

Kim ne diyebilecekti, Kızılay’a?

Ama çalışıyorsanız..

“Yurtdışının isteğini sonradan üretip yine yollarız, şimdi Türkiye’den tüm isteklere cevap verelim” derdine düşerseniz..

Böyle saldırıya uğrarsınız..

Kızılay yönetimi, gece gündüz çalışarak, kendisine yönelik bu saldırıları hazırlamış!..

Eski yönetimden aldıkları gibi..

Günlük 100-150 çadır üreterek yollarına devam edeceklerdi. Kızılay Çadır Tekstil diye bir şey açmayacaklardı. “Ahbap nereden alırsa, alsın çadırını” diye düşünecekti..

O zaman kimse de saldıramayacaktı, Kızılay’a..

Bir başka pencere daha açalım, tartışmaya:

Kızılay, hayırseverlerden para toplamış, 2.050 çadır için topladığı bağışın karşılığında bölgeye yollayacağı çadırları, göndermemiş, Ahbap’a mı satmış?

Hayır..

Kızılay, topladığı hayırlar karşılığında binlerce çadırı, AFAD’a teslim etmiş.

İlaveten..

Çadır piyasasında fiyatları, çakal tüccarların insafına bırakmamak için iştirak şeklinde kurduğu ticari faaliyet sürdüren Kızılay Çadır A.Ş. olarak ürettiği çadırlardan on binlercesini AFAD’a teslim etmiş. Bu çadırların bir kısmı, kendisinin topladığı bağışların karşılığı olarak, AFAD’a bedelsiz verilmiş.

Topladığı bağışların üstündeki çadırları ise, AFAD’a maliyet fiyatına satıp, tekrar o para ile yeniden çadır üretimine devam etmiş.. 

Şimdi, Kızılay böyle bir üretim merkezi kurduğu için mi suçlu oldu?

Deprem bölgesinde 350 bin çadır kurulmuş.

Bu büyüklükte çadır tedariki, bu şirket olmasaydı, hangi tüccarın, hangi insafsızlığı altında, hangi fiyatlarla sağlanabilecekti, üç tane koyunu gütmekten aciz solcular, hiç düşündüler mi ki, şimdi Kızılay’a saldırıyorlar!

Kızılay’ın iştiraki olan şirket, Ahbap’a istediği kaliteli çadırları satmayıp, “Biz zaten bir hayır kurumuyuz. Bu çadırların bedelini hayır olarak toplamadık, kasadan para ödeyerek hammadesini satın alıp ürettik ama.. Size bedavaya verelim” deseydi..

Yıl sonunda, bilançoda bedeli alınmadan çıkış gösterilen 2.050 çadır için, bugün kıyamet kopartan soldan çarklı entel-dantel takımı, “Kızılay’ın 2.050 çadırı kayıp” diyerek, yine kıyamet kopartmayacaklar mıydı?

Ne yapılırsa yapılsın..

Bu solcuları bu laikçileri memnun etmek mümkün değil..

Onun için, bunları hiç muhatap bile almayacaksınız..

 “He he“ deyip, geçeceksiniz!

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.