Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

'Neden Müslümandan psikolog olmaz?'

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 17.08.2022 - 15:06, Güncelleme: 17.08.2022 - 15:06
 

'Neden Müslümandan psikolog olmaz?'

'Dökmen, "Müslümanlar psikolog olmasın." diyemediği için başörtüsünü hedef alıyor.

Star Yazarı Mustafa Sabri Beşer bugünkü 'Neden Müslümandan psikolog olmaz?' başlıklı köşe yazısında 'Dökmen, "Müslümanlar psikolog olmasın." diyemediği için başörtüsünü hedef alıyor. Dökmen'in ve seküler kesimin hedefindekiler başörtülüler değil, Müslüman ve inançlı psikologlar.' ifadelerine yer verdi. Beşer çarpıcı ifadeler dolu yazısında 'Dökmen ve benzerleri, yenildikleri, başa çıkamadıkları, karşısında aciz ve çaresiz kaldıkları yeni bir yaklaşımla ilmi ve medeni sahada mücadele edemiyorlar. Toplumun, sundukları seküler ve maddi çözümleri değil, manevi ve ruhi çözümleri tercih etmeye başladığını gördüler.' dedi. İşte o yazının tamamı: Tanzimat sonrası coğrafyamızı ilmek ilmek işgal eden Batının işlediği zihinlerin bir sonucu olarak, bazılarının en büyük korkusu toplumun yeniden manevi dinamiklerle tanışıp Allah ile olan irtibatlarını güçlendirmesi olmuştur. Bundan ölümüne korkuyorlar. Çünkü o zaman, ele geçirdikleri ve köşe başlarını tuttukları seküler yaşam tarzı çökecek, toplum üzerindeki hegemonyaları sona erecektir. Üstün Dökmen'in "Başörtülü psikolog olamaz!" açıklamasını da bu zaviyeden okumak gerekir. Başörtüsü, Dökmen'in asıl söylemek istediklerini gizleyen bir kamuflaj. Dökmen, "Müslümanlar psikolog olmasın." diyemediği için başörtüsünü hedef alıyor. Dökmen'in ve seküler kesimin hedefindekiler başörtülüler değil, Müslüman ve inançlı psikologlar. Peki, Üstün Dökmen ve seküler kesim, Müslümanların psikolog olmasından niçin rahatsız? Niçin Müslüman ve inançlı psikologların bu alanda çözümler üretmesini istemiyorlar? Psikiyatrinin kurucusu olarak kabul edilen Freud'un yaklaşımları insanın sorunlarını hep maddi olanla çözme yoluna gitmiştir. Manevi olanın asla var olmadığı bu yaklaşımda anne ile bebek arasındaki ilişki bile cinsellikle açıklanmaya çalışılmıştır. Sadece anne ile bebek arasındaki ilişki değil nerdeyse bütün sorunların temelinde bu baz alınmıştır. Duçar kaldığımız sınanmaların, acı ve mutluluk parantezinde yaşananların karşılığını seküler anlayışlara sığdırarak; bizi zengin manevi geleneklerimizden uzaklaştırıp "mana" boyutunu unutmamıza sebep oldular. Seküler psikoloji, tedaviyi sadece mutluluk ve haz güdüsüyle tercih etmemizi salık verdi. Oysa psikoloji bir ruh bilimi, davranışı ve zihni inceleyen alan olarak; ruhsal çöküntülerin teşhisi. Onlara göre tedavi yöntemi ise seküler anlayışla; mutluluk. İnsan için salt mutluluk hedefi, onun yaşam kalitesinin önündeki bir engeldir. Mutluluk engellerini aşmaya çalışan insanın, "anlam" ve "mana" bağını da kurması gerekir. Ancak "mana" kapısını bulan kişi seküler çözümlerin sadece avunulacak teselliler olduğunun farkına varır. Bunun endişesini yaşadıkları için, mana krizi yaşadığımız çağ ve coğrafyamızda ruhsal sorunlarımızı çözmek için Müslümandan psikolog olmaz diyorlar! İyileştirme tavsiyeleri seküler olana göre şekillendirilmiş ve insan maneviyattan fersah fersah uzağa itilmiştir. Hal böyle olunca seküler ve laik kesim toplumu istediği gibi şekillendirmek için psikoloji silahını hoyratça kullanmıştır. Müslümanların ve inançlı kesimin bu alana yönelmesiyle tedavide yeni yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşımlar ise seküler ve laik kesimin ölesiye nefret ettiği maneviyat kaynaklıdır. İnsanı Yaratıcısı ile buluşturma, sorunlarına çözüm bulma noktasında vicdani ve ahlaki olanı ön plana çıkarma gibi manevi yöntemleri benimseyen bu yaklaşımın kısa zamanda toplum tarafından kabul görmesi durumunda bu, onlar için endişe verici bir sonuç olacaktır. Bunun sonucunda seküler kesimin elindeki psikoloji silahı etkisini yitirmeye, hatta kendi aleyhlerine işlemeye başlar ki asıl endişeleri de budur. Seküler psikologların, insanı tüketime ve maddi ihtiyaçlarını gidermeye yönlendiren tedavilerinin karşısına yepyeni bir alternatif olarak çıkma ihtimali yüksek olan çözüm yolu: Manevi olana yönelme ve ruhun ihtiyaçlarını temin etme. Yeni iyileştirme metodu toplum tarafından daha fazla tercih edilmeye başlanırsa bu, seküler psikologların, ellerinden oyuncakları alınmış çocuklara dönmeleri için yeterli bir sebep. Elindekini kaybetmiş olmanın verdiği şaşkınlıkla da "Başörtülüler psikolog olamaz." diye saçmalamaya başladılar. Aslında bu bir yenilginin de itirafı. Toplumun sorunlarına kalıcı çözümler sunmak yerine, onları çözmek için tercih ettiği bir alanı yok etmek tam da sekülerlerin ve laiklerin yapacağı bir şey. Onlar, yaşam tarzlarını korumanın en kolay yolu olarak yasaklama ve yok etmeyi tercih ederler. Geçmişte yaşanmış 28 Şubat ve benzeri bütün darbelerin yaslandığı temel argüman budur. Dökmen ve benzerleri, yenildikleri, başa çıkamadıkları, karşısında aciz ve çaresiz kaldıkları yeni bir yaklaşımla ilmi ve medeni sahada mücadele edemiyorlar. Toplumun, sundukları seküler ve maddi çözümleri değil, manevi ve ruhi çözümleri tercih etmeye başladığını gördüler. Öyleyse ilmi alanda baş edemediğini yasakla gitsin! Darbeler sadece topla tüfekle değil aynı zamanda yasaklama ve yok etme yoluyla da yapılıyor!
'Dökmen, "Müslümanlar psikolog olmasın." diyemediği için başörtüsünü hedef alıyor.

Star Yazarı Mustafa Sabri Beşer bugünkü 'Neden Müslümandan psikolog olmaz?' başlıklı köşe yazısında 'Dökmen, "Müslümanlar psikolog olmasın." diyemediği için başörtüsünü hedef alıyor. Dökmen'in ve seküler kesimin hedefindekiler başörtülüler değil, Müslüman ve inançlı psikologlar.' ifadelerine yer verdi. Beşer çarpıcı ifadeler dolu yazısında 'Dökmen ve benzerleri, yenildikleri, başa çıkamadıkları, karşısında aciz ve çaresiz kaldıkları yeni bir yaklaşımla ilmi ve medeni sahada mücadele edemiyorlar. Toplumun, sundukları seküler ve maddi çözümleri değil, manevi ve ruhi çözümleri tercih etmeye başladığını gördüler.' dedi. İşte o yazının tamamı:

Tanzimat sonrası coğrafyamızı ilmek ilmek işgal eden Batının işlediği zihinlerin bir sonucu olarak, bazılarının en büyük korkusu toplumun yeniden manevi dinamiklerle tanışıp Allah ile olan irtibatlarını güçlendirmesi olmuştur. Bundan ölümüne korkuyorlar. Çünkü o zaman, ele geçirdikleri ve köşe başlarını tuttukları seküler yaşam tarzı çökecek, toplum üzerindeki hegemonyaları sona erecektir.

Üstün Dökmen'in "Başörtülü psikolog olamaz!" açıklamasını da bu zaviyeden okumak gerekir. Başörtüsü, Dökmen'in asıl söylemek istediklerini gizleyen bir kamuflaj.

Dökmen, "Müslümanlar psikolog olmasın." diyemediği için başörtüsünü hedef alıyor. Dökmen'in ve seküler kesimin hedefindekiler başörtülüler değil, Müslüman ve inançlı psikologlar.

Peki, Üstün Dökmen ve seküler kesim, Müslümanların psikolog olmasından niçin rahatsız?

Niçin Müslüman ve inançlı psikologların bu alanda çözümler üretmesini istemiyorlar?

Psikiyatrinin kurucusu olarak kabul edilen Freud'un yaklaşımları insanın sorunlarını hep maddi olanla çözme yoluna gitmiştir. Manevi olanın asla var olmadığı bu yaklaşımda anne ile bebek arasındaki ilişki bile cinsellikle açıklanmaya çalışılmıştır. Sadece anne ile bebek arasındaki ilişki değil nerdeyse bütün sorunların temelinde bu baz alınmıştır.

Duçar kaldığımız sınanmaların, acı ve mutluluk parantezinde yaşananların karşılığını seküler anlayışlara sığdırarak; bizi zengin manevi geleneklerimizden uzaklaştırıp "mana" boyutunu unutmamıza sebep oldular. Seküler psikoloji, tedaviyi sadece mutluluk ve haz güdüsüyle tercih etmemizi salık verdi.

Oysa psikoloji bir ruh bilimi, davranışı ve zihni inceleyen alan olarak; ruhsal çöküntülerin teşhisi. Onlara göre tedavi yöntemi ise seküler anlayışla; mutluluk.

İnsan için salt mutluluk hedefi, onun yaşam kalitesinin önündeki bir engeldir. Mutluluk engellerini aşmaya çalışan insanın, "anlam" ve "mana" bağını da kurması gerekir. Ancak "mana" kapısını bulan kişi seküler çözümlerin sadece avunulacak teselliler olduğunun farkına varır.

Bunun endişesini yaşadıkları için, mana krizi yaşadığımız çağ ve coğrafyamızda ruhsal sorunlarımızı çözmek için Müslümandan psikolog olmaz diyorlar!

İyileştirme tavsiyeleri seküler olana göre şekillendirilmiş ve insan maneviyattan fersah fersah uzağa itilmiştir.

Hal böyle olunca seküler ve laik kesim toplumu istediği gibi şekillendirmek için psikoloji silahını hoyratça kullanmıştır.

Müslümanların ve inançlı kesimin bu alana yönelmesiyle tedavide yeni yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşımlar ise seküler ve laik kesimin ölesiye nefret ettiği maneviyat kaynaklıdır.

İnsanı Yaratıcısı ile buluşturma, sorunlarına çözüm bulma noktasında vicdani ve ahlaki olanı ön plana çıkarma gibi manevi yöntemleri benimseyen bu yaklaşımın kısa zamanda toplum tarafından kabul görmesi durumunda bu, onlar için endişe verici bir sonuç olacaktır. Bunun sonucunda seküler kesimin elindeki psikoloji silahı etkisini yitirmeye, hatta kendi aleyhlerine işlemeye başlar ki asıl endişeleri de budur.

Seküler psikologların, insanı tüketime ve maddi ihtiyaçlarını gidermeye yönlendiren tedavilerinin karşısına yepyeni bir alternatif olarak çıkma ihtimali yüksek olan çözüm yolu: Manevi olana yönelme ve ruhun ihtiyaçlarını temin etme.

Yeni iyileştirme metodu toplum tarafından daha fazla tercih edilmeye başlanırsa bu, seküler psikologların, ellerinden oyuncakları alınmış çocuklara dönmeleri için yeterli bir sebep. Elindekini kaybetmiş olmanın verdiği şaşkınlıkla da "Başörtülüler psikolog olamaz." diye saçmalamaya başladılar.

Aslında bu bir yenilginin de itirafı. Toplumun sorunlarına kalıcı çözümler sunmak yerine, onları çözmek için tercih ettiği bir alanı yok etmek tam da sekülerlerin ve laiklerin yapacağı bir şey.

Onlar, yaşam tarzlarını korumanın en kolay yolu olarak yasaklama ve yok etmeyi tercih ederler. Geçmişte yaşanmış 28 Şubat ve benzeri bütün darbelerin yaslandığı temel argüman budur.

Dökmen ve benzerleri, yenildikleri, başa çıkamadıkları, karşısında aciz ve çaresiz kaldıkları yeni bir yaklaşımla ilmi ve medeni sahada mücadele edemiyorlar. Toplumun, sundukları seküler ve maddi çözümleri değil, manevi ve ruhi çözümleri tercih etmeye başladığını gördüler.

Öyleyse ilmi alanda baş edemediğini yasakla gitsin!

Darbeler sadece topla tüfekle değil aynı zamanda yasaklama ve yok etme yoluyla da yapılıyor!

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.