Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

"O masa çok karışır" dedi ve ekledi

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 05.05.2022 - 13:10, Güncelleme: 05.05.2022 - 13:10
 

"O masa çok karışır" dedi ve ekledi

Akşener, Mansur Yavaş ve Abdullah Gül...

Gazeteci Mahmut Övür, altılı ittifakın cumhurbaşkanı adayı belirleme konusundaki çıkmaz hakkında çarpıcı bir yazı kaleme aldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday olma konusunda ısrarcı davranmasını hatırlatan Sabah gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, ittifak ortaklarının bu adaylığı onaylamadığını vurgulayarak, "Aslında CHP'de ve 28 Şubat İttifakı masasında tek sorun bu değil. Daha Mansur Yavaş var, pusuda bekleyen Akşener var, sütre gerisinden onları izleyen Gül var. Tek başına hiçbiri kendine güvenip siyaset üretemediği ve ortaya çıkamadığı için o masa daha çoook karışır." diye yazdı. Övür'ün yazısı şu şekilde: Siyasetin gündemi bayrama rağmen değişmedi. Sabah akşam yine televizyonlarda 6'lı 28 Şubat İttifakı etrafında dönen ayak oyunları konuşuldu. Aslında masa dağıldı. Daha doğrusu Kemal Kılıçdaroğlu'nun kafasındaki masa dağıldı. Şimdi herhalde onu dışlamadan masanın devam etmesi sağlanacak. Çünkü hem onun hem de diğerlerinin -7'nci ayak HDP de dahil- masa olmadan seçimi kazanmaları mümkün değil. Birbirlerine mahkûmlar... Çünkü bütün ekonomik sarsıntıya ve kriz tellallığına rağmen hiçbirinin oyunda anlamlı bir yükseliş yok. Ülkenin hiçbir temel meselesinde anlaşamasalar bile o masa devam edecek. Kılıçdaroğlu da bunu biliyor ve ahir ömründe yakaladığı bu tarihi fırsatı kaçırmak istemiyor. Ancak çok sevdiği "dostları" da onu istemiyor. Birileri karnından konuşurken DEVA Başkanı Ali Babacan açık açık söyledi: "Aday göstereceğimiz cumhurbaşkanı, misal özelleştirme konusunda ne diyecek belli değil. Önce programda anlaşmalıyız, yoksa böyle bir tablo vatandaşın güvenini sağlayabilir mi?" Tam da foncu medyanın aradığı şeydi bu... Hemen harekete geçtiler ve İmamoğlu güzellemeleri başladı. Mesela, İmamoğlu'nun İstanbul'da yaptığı "anne kart" ve "halk ekmek" gibi iki "büyük icraatı" çok beğeniliyormuş... Hayret etmemek elde değil. Sanki yeni Marmaraylar, Avrasyalar, üçüncü köprüler, metrolar ve havaalanları yapılmış da haberimiz yok. Bütün bunlar Kılıçdaroğlu'nun istenmediğini gösteriyor. Peki, Kılıçdaroğlu buna razı olacak mı? Razı olmayacak gibi görünüyor; çünkü adaylığı çok istiyor ve şöyle bir kanaate sahip: "Bu seçimlerde kimi aday yapsak kazanır. Ben neden olmayayım..." Oysa içerideki ve dışarıdaki güç odakları, Kılıçdaroğlu'nun kazanacağından onun kadar emin değiller. Bu yüzden de İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu arasındaki adaylık savaşını şimdilik müdahale etmeden izliyorlar. Bu da Kılıçdaroğlu'nu umutlandırıyor. O havayla da zaman zaman İmamoğlu'na sert çıkıyor, durdurmaya çalışıyor. Ama gücü yetmiyor... Yetmiyor ki bütün uyarılarına rağmen İmamoğlu, "Ülkeye demokrasi getireceğim" diye meydan meydan dolaşıyor. Gerçi bindirme kıtalara rağmen o meydanlar pek dolmuyor ama pazarlamayı iyi bildikleri için bu onlara yetiyor. Bu tablo akla şu soruyu getiriyor: Acaba Kılıçdaroğlu sadece kendi partisini değil, seçmeni de aldatan ve sadece İmamoğlu'nun önünü açan bir siyaset izliyor olabilir mi? Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur, önceki gün bu olasılıktan yola çıkarak, Kılıçdaroğlu'nun İmamoğlu'nu şöyle uyarmış olabileceğini yazdı: "Hassas bir süreç yürütüyorum, neden kendini açık edip durumu daha da karmaşık hale getiriyorsun. Bana inan ve güven. Şimdiden elimizi açık etmemeliyiz." Doğrusu söz konusu Kılıçdaroğlu olunca bu olasılığı da yabana atmamak gerekiyor. Ya gücü yetmiyor ya da aralarında bu türden bir anlaşma var. Aksi halde İmamoğlu bildiğini okuyamazdı. Aslında CHP'de ve 28 Şubat İttifakı masasında tek sorun bu değil. Daha Mansur Yavaş var, pusuda bekleyen Akşener var, sütre gerisinden onları izleyen Gül var. Tek başına hiçbiri kendine güvenip siyaset üretemediği ve ortaya çıkamadığı için o masa daha çoook karışır.
Akşener, Mansur Yavaş ve Abdullah Gül...

Gazeteci Mahmut Övür, altılı ittifakın cumhurbaşkanı adayı belirleme konusundaki çıkmaz hakkında çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday olma konusunda ısrarcı davranmasını hatırlatan Sabah gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, ittifak ortaklarının bu adaylığı onaylamadığını vurgulayarak, "Aslında CHP'de ve 28 Şubat İttifakı masasında tek sorun bu değil. Daha Mansur Yavaş var, pusuda bekleyen Akşener var, sütre gerisinden onları izleyen Gül var. Tek başına hiçbiri kendine güvenip siyaset üretemediği ve ortaya çıkamadığı için o masa daha çoook karışır." diye yazdı.

Övür'ün yazısı şu şekilde:

Siyasetin gündemi bayrama rağmen değişmedi. Sabah akşam yine televizyonlarda 6'lı 28 Şubat İttifakı etrafında dönen ayak oyunları konuşuldu. Aslında masa dağıldı. Daha doğrusu Kemal Kılıçdaroğlu'nun kafasındaki masa dağıldı. Şimdi herhalde onu dışlamadan masanın devam etmesi sağlanacak. Çünkü hem onun hem de diğerlerinin -7'nci ayak HDP de dahil- masa olmadan seçimi kazanmaları mümkün değil. Birbirlerine mahkûmlar... Çünkü bütün ekonomik sarsıntıya ve kriz tellallığına rağmen hiçbirinin oyunda anlamlı bir yükseliş yok. Ülkenin hiçbir temel meselesinde anlaşamasalar bile o masa devam edecek.

Kılıçdaroğlu da bunu biliyor ve ahir ömründe yakaladığı bu tarihi fırsatı kaçırmak istemiyor. Ancak çok sevdiği "dostları" da onu istemiyor.

Birileri karnından konuşurken DEVA Başkanı Ali Babacan açık açık söyledi:

"Aday göstereceğimiz cumhurbaşkanı, misal özelleştirme konusunda ne diyecek belli değil. Önce programda anlaşmalıyız, yoksa böyle bir tablo vatandaşın güvenini sağlayabilir mi?"

Tam da foncu medyanın aradığı şeydi bu... Hemen harekete geçtiler ve İmamoğlu güzellemeleri başladı. Mesela, İmamoğlu'nun İstanbul'da yaptığı "anne kart" ve "halk ekmek" gibi iki "büyük icraatı" çok beğeniliyormuş... Hayret etmemek elde değil. Sanki yeni Marmaraylar, Avrasyalar, üçüncü köprüler, metrolar ve havaalanları yapılmış da haberimiz yok.

Bütün bunlar Kılıçdaroğlu'nun istenmediğini gösteriyor.

Peki, Kılıçdaroğlu buna razı olacak mı?

Razı olmayacak gibi görünüyor; çünkü adaylığı çok istiyor ve şöyle bir kanaate sahip: "Bu seçimlerde kimi aday yapsak kazanır. Ben neden olmayayım..."

Oysa içerideki ve dışarıdaki güç odakları, Kılıçdaroğlu'nun kazanacağından onun kadar emin değiller. Bu yüzden de İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu arasındaki adaylık savaşını şimdilik müdahale etmeden izliyorlar. Bu da Kılıçdaroğlu'nu umutlandırıyor. O havayla da zaman zaman İmamoğlu'na sert çıkıyor, durdurmaya çalışıyor.
Ama gücü yetmiyor... Yetmiyor ki bütün uyarılarına rağmen İmamoğlu, "Ülkeye demokrasi getireceğim" diye meydan meydan dolaşıyor. Gerçi bindirme kıtalara rağmen o meydanlar pek dolmuyor ama pazarlamayı iyi bildikleri için bu onlara yetiyor.

Bu tablo akla şu soruyu getiriyor: Acaba Kılıçdaroğlu sadece kendi partisini değil, seçmeni de aldatan ve sadece İmamoğlu'nun önünü açan bir siyaset izliyor olabilir mi?

Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur, önceki gün bu olasılıktan yola çıkarak, Kılıçdaroğlu'nun İmamoğlu'nu şöyle uyarmış olabileceğini yazdı:

"Hassas bir süreç yürütüyorum, neden kendini açık edip durumu daha da karmaşık hale getiriyorsun. Bana inan ve güven. Şimdiden elimizi açık etmemeliyiz."

Doğrusu söz konusu Kılıçdaroğlu olunca bu olasılığı da yabana atmamak gerekiyor. Ya gücü yetmiyor ya da aralarında bu türden bir anlaşma var. Aksi halde İmamoğlu bildiğini okuyamazdı.

Aslında CHP'de ve 28 Şubat İttifakı masasında tek sorun bu değil. Daha Mansur Yavaş var, pusuda bekleyen Akşener var, sütre gerisinden onları izleyen Gül var. Tek başına hiçbiri kendine güvenip siyaset üretemediği ve ortaya çıkamadığı için o masa daha çoook karışır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.