Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Seçim döneminde namaz kılmayı en iyi CHP’liler bilir!

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 24.07.2023 - 10:32, Güncelleme: 24.07.2023 - 10:32
 

Seçim döneminde namaz kılmayı en iyi CHP’liler bilir!

Malum zihniyetin temsilcilerinin din ve diyanetle arasında mesafe olduğu, İslam’a karşı kin ve nefret besledikleri bilinen bir gerçektir.

Örneğin, “tek parti” döneminin Başbakanlarından Recep Peker, “Din bir zehirdir” derken… CHP’li Başbakanlardan Şükrü Saraçoğlu ise, “Türkiye’den dini tamamen atabilmek için bize 30 sene lazım” sözleriyle, İslam’ı bu topraklardan silme arzusunu açıkça dile getirmişti. İsmet İnönü döneminde ise bu süreç biraz tuhaftı. Bir yandan devlet eliyle İslam’a ve mukaddes değerlerimize karşı amansız bir mücadele yürütülürken… Diğer yandan “Milli Şef” İnönü’nün, “Gösteriş olmasın diye Cuma namazını Çankaya’da tek başına kıldığı” iddia ediliyordu. * Türkiye’de “Cuma namazına giden ilk Cumhurbaşkanı” ise Turgut Özal oldu. DPT Müsteşarı iken, devlet işlerinde çalıştığı halde “takunya” giyip "abdest" alıyor ve beş vakit namaz kılıyor diye malum çevrelerce “takunyalı” diye yaftalanan ve “gerici” ilân edilen Özal, Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı müddetince namazlarını aksatmamaya çalıştı. Sırf namaz kılıyor diye ‘irticacı’ ithamlarına mâruz kalan Özal bu durumu, "Ben hep Cuma Namazı'na gittim. Konumum değişti diye gidememezlik edemem, inancımdır. Başka türlü tefsir edilmesin diye Cumhurbaşkanlığı forsuyla gitmem camiye, özel araba ile giderim" sözleriyle, izah etmeye çalıştı. Buna rağmen laikçi kesim onun “gizli bir oyun oynadığından”  eninde sonunda “siyasal İslam yönünde faaliyet göstereceğinden” kuşkulandı. Özal’ın Bayram namazı kılmasına, Cuma namazını kaçırmamasına ve Hacca gitmesine hep farklı bir anlam yükleyen seküler yobazlar yüzünden,  “Takiyye” sözcüğü Türk siyasi literatürüne girmiş oldu. * Sırf inancının esaslarını yerine getirdiği için hedef tahtasına oturtulan ve adeta linç edilen siyasilerin başında ise hiç kuşkusuz Merhum Necmettin Erbakan geliyor. Kasım 1987’de, partisinin Mardin’de düzenlediği mitinge katılan Necmettin Erbakan’ın, kürsünün önüne battaniye serip ikindi namazına durmasını çarpıtan malum medya, “Erbakan’ın açık hava namazı” başlığını atarak, farz ibadeti eleştiri konusu yaptı. Hoca’nın Cuma namazını Sultanahmet Camii'nde kılması ise yaşanan izdiham gerekçe gösterilerek, o dönem “Namaz şov” şeklinde haberleştirildi.   Başbakan oluşunun ardından ilk namazını kılmak için parti binasına giden Erbakan ve arkadaşlarının cemaatle namaz kılmasını çarpıtan malum gazeteler, bahçede bulunan “Erbakan” plakalı Mercedes önünde çekilen secde fotoğrafı üzerinden benzeri görülmemiş bir kara propagandaya imza attı. Aynı gazeteler, “Seferi” iken namazın nasıl kılınacağından habersiz oldukları halde, uçakta akşam namazını kılan Erbakan Hoca ve arkadaşlarına, "Akşam namazı 5 rekât olduğu halde, Erbakan ve heyettekiler 3'er rekât kıldılar!" sözleriyle ders vermeye kalkıştı.. 1997 yılında… Beyoğlu Belediyesi tarafından Taksim Parkı’na kurulan “Ramazan Çadırı”nda teravih namazı kıldığı için fondaş kalemşörlerin hedefi olan Başbakan Erbakan hakkında, “İstanbul, Fatih, Ayasofya'da namaz kıldığı zaman fethedilmemiş de, Necmettin Efendi, Taksim'deki şov çadırında namaz kılınca fethedilmiş..” şeklinde iğrenç satırlar kaleme alındı. Üç gün süren Refah Partisi’nin kapatma davasının sözlü savunmasını yapmak için Anayasa Mahkemesi'ne seccade, hurma ve helva götüren Erbakan’ın, verilen aradan yararlanarak mahkeme binasının zemin katındaki bir odada namaz kılması ise “dikkat çeken” bir olay gibi gösterildi. Yine aynı gazeteler… Normal ezanla, Cuma hutbesi öncesinde okunan “iç ezan” arasındaki farkı bilemeyecek kadar cahil oldukları halde, “İmam efendi Başbakan’ı beklemek için ezanı 15 dakika geç okutmuştur” şeklindeki açıklamalarla, cami imamının Başkan Recep Tayyip  Erdoğan’a torpil geçtiği iftirasını attılar… *** Evet! Her fırsatta, Allah’ın emrettiği farz ibadetleri yerine getirmeye çalışan samimi Müslümanları “takiyyecilik” ile itham eden ve onlara yönelik en ağır ifadeleri kullanan malum medya, sıra kendilerine yakın siyasetçilere gelince resmen sevgi pıtırcığına dönüşüyor. “Başörtüsünden” rahatsız olduğunu gizlemeyen CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, Kudüs ziyareti sırasında, "Haremüşşerif”te kıldığı namazı için, “samimi bulduk” yorumları yapan… Mübarek Ramazan ayında bira içmekte sakınca görmeyen Muharrem İnce’nin, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olduğu dönemde camiden çıkmamasını ve “15 yaşımdan beri her gün cuma namazı kılıyorum. Bu gizli saklı bir şey değil” şeklindeki “gaf”ını görmezden gelen… Siyasete girmeden önce Umreye gittiği fakat gösteriş olmasın diye bunu herkesten gizlediği iddia edilen Kılıçdaroğlu’nun, 86 yıl sonra ibadete açılan Ayasofya'da kılınacak ilk cuma namazına kendisini davet eden Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın teklifini; "İbadetin kameralar önünde gerçekleştirilmesini hiçbir zaman doğru bulmadığını belirterek" geri çevirmesini takdirle karşılayan.. 2019 seçimleri öncesi cami cami dolaşan CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, “Ben camide Kur’an okumam. Tümden bir anlık meseleydi. Eve geldiğimde ilk fırçayı eşimden yedim, ‘Demedik mi inancımızı siyasete alet etmeyeceğiz’ sözleriyle tevil etmeye çalıştığı seçim ayarlı takiyyelerini, “Huzur Duası” ifadeleriyle manşetlerine taşıyan malum medya, bir kez daha çirkin yüzünü gösterdi. “Dersimli Kemal” sloganıyla CHP’nin başına gelen ve dindar insanların oyunu almak için “Peygamber soyundan geldiğini” öne süren Kılıçdaroğlu’na, “seyyid” denilmesinde sakınca görmeyen… Yasin-i Şerif okuduğu için eşinden fırça yediğini iddia eden İmamaoğlu’nun kah umre ziyaretindeki ihramlı fotoğraflarını paylaşmasını, kah seçim önce Kastamonu ve Bursa’ya yaptığı ziyaret programına “Cuma namazını kılacağı caminin adını ve namaz saatini” yazmasından gocunmayan zillet medyası… Baba ocağında iken Ülkü Ocakları’na takıldığı halde, üniversite döneminde kız arkadaş edinebilmek için marjinal sol örgüt arayışına giren “Libido solcusu” İsmail Saymaz’ın köpürtmesiyle… Önceki gün CNN Türk Televizyonuna katılan ve gençliğinden beri ibadetlerini aksatmayan Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu’nun program arasında akşam namazını kılmasını diline dolayarak, farz ibadet üzerinden “seçim startını verdi” manşetleri attı. Tabii malum zihniyetin ikircikli tutumunu görünce, aklıma, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde CHP’den Beyoğlu belediye başkan adayı olan ÖDP’nin eski Genel Başkanı Alper Taş’ın şu açıklaması geldi. Taş, katıldığı bir TV programında CHP ve fondaş medyadaki din istismarını şu sözlerle itiraf etmişti: "Belki ben de cuma namazına gitseydim seçimi kazanabilirdim. Bana parti içerisinden cuma namazına git dediler. Yapmadığımız bir şeyi halktan oy almak için yapmak bize uymaz.” Özetle, Türk milleti kimin 5 vakit namaz kıldığını kimin seçim döneminde camiden çıkmayarak istismarın şahını yaptığını çok iyi biliyor! *** Dilerseniz yazıyı Başkan Erdoğan’ın malum zihniyete yönelik şu veciz sözüyle bitirelim: "Biz dini yaşarız, tüccarlığını siz yaparsınız."
Malum zihniyetin temsilcilerinin din ve diyanetle arasında mesafe olduğu, İslam’a karşı kin ve nefret besledikleri bilinen bir gerçektir.

Örneğin, “tek parti” döneminin Başbakanlarından Recep Peker, “Din bir zehirdir” derken…

CHP’li Başbakanlardan Şükrü Saraçoğlu ise, “Türkiye’den dini tamamen atabilmek için bize 30 sene lazım” sözleriyle, İslam’ı bu topraklardan silme arzusunu açıkça dile getirmişti.

İsmet İnönü döneminde ise bu süreç biraz tuhaftı.

Bir yandan devlet eliyle İslam’a ve mukaddes değerlerimize karşı amansız bir mücadele yürütülürken…

Diğer yandan “Milli Şef” İnönü’nün, “Gösteriş olmasın diye Cuma namazını Çankaya’da tek başına kıldığı” iddia ediliyordu.

*

Türkiye’de “Cuma namazına giden ilk Cumhurbaşkanı” ise Turgut Özal oldu.

DPT Müsteşarı iken, devlet işlerinde çalıştığı halde “takunya” giyip "abdest" alıyor ve beş vakit namaz kılıyor diye malum çevrelerce “takunyalı” diye yaftalanan ve “gerici” ilân edilen Özal, Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı müddetince namazlarını aksatmamaya çalıştı.

Sırf namaz kılıyor diye ‘irticacı’ ithamlarına mâruz kalan Özal bu durumu,

"Ben hep Cuma Namazı'na gittim. Konumum değişti diye gidememezlik edemem, inancımdır. Başka türlü tefsir edilmesin diye Cumhurbaşkanlığı forsuyla gitmem camiye, özel araba ile giderim" sözleriyle, izah etmeye çalıştı.

Buna rağmen laikçi kesim onun “gizli bir oyun oynadığından”  eninde sonunda “siyasal İslam yönünde faaliyet göstereceğinden” kuşkulandı.

Özal’ın Bayram namazı kılmasına, Cuma namazını kaçırmamasına ve Hacca gitmesine hep farklı bir anlam yükleyen seküler yobazlar yüzünden,  “Takiyye” sözcüğü Türk siyasi literatürüne girmiş oldu.

*

Sırf inancının esaslarını yerine getirdiği için hedef tahtasına oturtulan ve adeta linç edilen siyasilerin başında ise hiç kuşkusuz Merhum Necmettin Erbakan geliyor.

Kasım 1987’de, partisinin Mardin’de düzenlediği mitinge katılan Necmettin Erbakan’ın, kürsünün önüne battaniye serip ikindi namazına durmasını çarpıtan malum medya, “Erbakan’ın açık hava namazı” başlığını atarak, farz ibadeti eleştiri konusu yaptı.

Hoca’nın Cuma namazını Sultanahmet Camii'nde kılması ise yaşanan izdiham gerekçe gösterilerek, o dönem “Namaz şov” şeklinde haberleştirildi.  

Başbakan oluşunun ardından ilk namazını kılmak için parti binasına giden Erbakan ve arkadaşlarının cemaatle namaz kılmasını çarpıtan malum gazeteler, bahçede bulunan “Erbakan” plakalı Mercedes önünde çekilen secde fotoğrafı üzerinden benzeri görülmemiş bir kara propagandaya imza attı.

Aynı gazeteler, “Seferi” iken namazın nasıl kılınacağından habersiz oldukları halde, uçakta akşam namazını kılan Erbakan Hoca ve arkadaşlarına, "Akşam namazı 5 rekât olduğu halde, Erbakan ve heyettekiler 3'er rekât kıldılar!" sözleriyle ders vermeye kalkıştı..

1997 yılında…

Beyoğlu Belediyesi tarafından Taksim Parkı’na kurulan “Ramazan Çadırı”nda teravih namazı kıldığı için fondaş kalemşörlerin hedefi olan Başbakan Erbakan hakkında,

“İstanbul, Fatih, Ayasofya'da namaz kıldığı zaman fethedilmemiş de, Necmettin Efendi, Taksim'deki şov çadırında namaz kılınca fethedilmiş..” şeklinde iğrenç satırlar kaleme alındı.

Üç gün süren Refah Partisi’nin kapatma davasının sözlü savunmasını yapmak için Anayasa Mahkemesi'ne seccade, hurma ve helva götüren Erbakan’ın, verilen aradan yararlanarak mahkeme binasının zemin katındaki bir odada namaz kılması ise “dikkat çeken” bir olay gibi gösterildi.

Yine aynı gazeteler…

Normal ezanla, Cuma hutbesi öncesinde okunan “iç ezan” arasındaki farkı bilemeyecek kadar cahil oldukları halde, “İmam efendi Başbakan’ı beklemek için ezanı 15 dakika geç okutmuştur” şeklindeki açıklamalarla, cami imamının Başkan Recep Tayyip  Erdoğan’a torpil geçtiği iftirasını attılar…

***

Evet!

Her fırsatta, Allah’ın emrettiği farz ibadetleri yerine getirmeye çalışan samimi Müslümanları “takiyyecilik” ile itham eden ve onlara yönelik en ağır ifadeleri kullanan malum medya, sıra kendilerine yakın siyasetçilere gelince resmen sevgi pıtırcığına dönüşüyor.

“Başörtüsünden” rahatsız olduğunu gizlemeyen CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, Kudüs ziyareti sırasında, "Haremüşşerif”te kıldığı namazı için, “samimi bulduk” yorumları yapan…

Mübarek Ramazan ayında bira içmekte sakınca görmeyen Muharrem İnce’nin, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olduğu dönemde camiden çıkmamasını ve “15 yaşımdan beri her gün cuma namazı kılıyorum. Bu gizli saklı bir şey değil” şeklindeki “gaf”ını görmezden gelen…

Siyasete girmeden önce Umreye gittiği fakat gösteriş olmasın diye bunu herkesten gizlediği iddia edilen Kılıçdaroğlu’nun, 86 yıl sonra ibadete açılan Ayasofya'da kılınacak ilk cuma namazına kendisini davet eden Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın teklifini; "İbadetin kameralar önünde gerçekleştirilmesini hiçbir zaman doğru bulmadığını belirterek" geri çevirmesini takdirle karşılayan..

2019 seçimleri öncesi cami cami dolaşan CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, “Ben camide Kur’an okumam. Tümden bir anlık meseleydi. Eve geldiğimde ilk fırçayı eşimden yedim, ‘Demedik mi inancımızı siyasete alet etmeyeceğiz’ sözleriyle tevil etmeye çalıştığı seçim ayarlı takiyyelerini, “Huzur Duası” ifadeleriyle manşetlerine taşıyan malum medya, bir kez daha çirkin yüzünü gösterdi.

“Dersimli Kemal” sloganıyla CHP’nin başına gelen ve dindar insanların oyunu almak için “Peygamber soyundan geldiğini” öne süren Kılıçdaroğlu’na, “seyyid” denilmesinde sakınca görmeyen…

Yasin-i Şerif okuduğu için eşinden fırça yediğini iddia eden İmamaoğlu’nun kah umre ziyaretindeki ihramlı fotoğraflarını paylaşmasını, kah seçim önce Kastamonu ve Bursa’ya yaptığı ziyaret programına “Cuma namazını kılacağı caminin adını ve namaz saatini” yazmasından gocunmayan zillet medyası…

Baba ocağında iken Ülkü Ocakları’na takıldığı halde, üniversite döneminde kız arkadaş edinebilmek için marjinal sol örgüt arayışına giren “Libido solcusu” İsmail Saymaz’ın köpürtmesiyle…

Önceki gün CNN Türk Televizyonuna katılan ve gençliğinden beri ibadetlerini aksatmayan Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu’nun program arasında akşam namazını kılmasını diline dolayarak, farz ibadet üzerinden “seçim startını verdi” manşetleri attı.

Tabii malum zihniyetin ikircikli tutumunu görünce, aklıma, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde CHP’den Beyoğlu belediye başkan adayı olan ÖDP’nin eski Genel Başkanı Alper Taş’ın şu açıklaması geldi.

Taş, katıldığı bir TV programında CHP ve fondaş medyadaki din istismarını şu sözlerle itiraf etmişti:

"Belki ben de cuma namazına gitseydim seçimi kazanabilirdim. Bana parti içerisinden cuma namazına git dediler. Yapmadığımız bir şeyi halktan oy almak için yapmak bize uymaz.”

Özetle, Türk milleti kimin 5 vakit namaz kıldığını kimin seçim döneminde camiden çıkmayarak istismarın şahını yaptığını çok iyi biliyor!

***

Dilerseniz yazıyı Başkan Erdoğan’ın malum zihniyete yönelik şu veciz sözüyle bitirelim:

"Biz dini yaşarız, tüccarlığını siz yaparsınız."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.