Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Sen ne yüzsüz çıktın be Canan Kaftancıoğlu!

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 19.07.2022 - 10:49, Güncelleme: 19.07.2022 - 10:49
 

Sen ne yüzsüz çıktın be Canan Kaftancıoğlu!

Böyle pişkinlik görülmedi

Artık CHP'nin İstanbul İl Başkanı olmayan, denetimli serbestlikten yararlanan ve aldığı cezayı cezaevinde değil, dışarıda tamamlayan bir kişi konumunda bulunan Canan Kaftancıoğlu, İçişleri Bakanlığı'nın, koruma kararını kaldırıp, kendisini koruması için tahsis edilen polisleri geri çekmesi karşısında cıyaklamaya başlamıştı. Kaftancıoğlu'nun tepkisini anlamsız bulan Akşam gazetesi yazarı Emin Pazarcı, "Hem layüsel, hem de sürekli haklı bunlar! Yaptıklarının karşılığında kendilerine madalya takılmasını bile isteyebilirler!" ifadelerini kullandı. . Pazarcı, söz konusu yazısında şunları kaydetti: "Bu nasıl bir mantık ve bakış açısıdır, anlamak mümkün değil. CHP'li Canan Kaftancıoğlu, çok kızmış, içerlemiş. O yüzden de İçişleri Bakanlığı'na vermiş veriştirmiş... Niye mi? Bakanlık, koruma kararını kaldırmış. Kendisini koruması için tahsis edilen polis ya da polisleri geri çekmiş de ondan. Oysa Bakanlık doğru olanı yapmış. Aksi mümkün değildi zaten. O kararın kaldırılmaması kamu vicdanını yaralardı. Çünkü Canan Kaftancıoğlu: 1) Artık CHP'nin İstanbul İl Başkanı değil. 2) Denetimli serbestlikten yararlanan ve aldığı cezayı cezaevinde değil, dışarıda tamamlayan bir kişi. Eğer infaz yasası değişmemiş olsaydı, bugün dışarıda değil cezaevinde olacaktı. Her şey çok açık ve net: Yerel mahkemenin ardından Yargıtay da suçu sabit görmüş ve onamış. Bu konuda herhangi bir tartışma yok. Ama garip bir şekilde "İçişleri Bakanlığı niye koruma kararını kaldırdı" tartışması var. Sanki İçişleri Bakanlığı'nın görevi suç işleyen ve Türk Milleti adına karar veren mahkemelerin cezalandırdığı insanları korumak. Olamaz böyle bir şey... Olamaz, hatta olması bile düşünülemez, ama bunu dahi tartışma konusu yapabiliyorlar. Böyle bir konuyu bile istismar edip, kendilerini haklı çıkarmaya çalışabiliyorlar. Üstelik garip bir şekilde bu garabeti ve söylenenleri alkışlayanlar da var. Şimdi kimse "Ama can güvenliği" filan demesin bana... Ortalıkta suç işleyen, ama denetimli serbestlikten yararlanarak cezaevine girmeyen binlerce, hatta on binlerce insan var. Bazıları da ciddi hasım sahibi. Bu mantıktan yola çıkarak, devlet tamamının başına bir polis mi dikecek? Devletin suçluların üzerine titremek, onları sarıp sarmalamak gibi bir görevi mi var? Olacak iş değil tabii. Ama CHP'li Canan Kaftancıoğlu söz konusu olduğunda oluyor işte! Hem layüsel, hem de sürekli haklı bunlar! Yaptıklarının karşılığında kendilerine madalya takılmasını bile isteyebilirler! Siyaset böylesine kirlenmiş durumda işte... Toplumsal değerler, örf ve âdetler, hak, hukuk, adalet rafa kalkmış durumda. Bazı kitleler, bu değerlerin tamamını bir kenara itip, olaylar karşısında siyaseten konum alıyorlar. Hadiselere bakış açısı bu olunca, gariplikler, acayip tutum ve tavırlar, zaman zaman alkışlanabiliyor. Uzmanlıkları kendilerinden menkul bazı "siyaset yorumcuları" ise, televizyonlara çıkıp, siyaset adına takla üstüne takla atıyor... Oysa siyasetin de bir ahlakı vardır. Siyaset, insana ve topluma hizmet için yapılır. Onları illüzyonlar ve gözbağcılıkla etkilemek ve istenilen amaca doğru yönlendirmek için değil! Tersi yapılırsa "siyaset" değil, "Makyavelizm" olur bunun adı. Amaca ulaşmak için her şeyi mubah sayarsınız. Toplumsal ahlakı, hukuku, kültürel ve dini değerleri rafa kaldırıp, sadece hedefe yönelirsiniz. İkiyüzlülüğe, yalana, algı oyunlarına döner siyaset. Kirlendikçe kirlenir, değersizleştikçe değersizleşir. Maalesef son dönemde yaşadığımız budur işte! Zübük tipli insanlar çıkar meydana. Her türlü değer yok olur. Reklam ajansları yürütür işi. Halka hizmetin hiçbir değeri kalmaz. Siz ne yaparsanız yapın, kendini alkışlamakla görevli sayan insanlar sarar çevreyi."
Böyle pişkinlik görülmedi

Artık CHP'nin İstanbul İl Başkanı olmayan, denetimli serbestlikten yararlanan ve aldığı cezayı cezaevinde değil, dışarıda tamamlayan bir kişi konumunda bulunan Canan Kaftancıoğlu, İçişleri Bakanlığı'nın, koruma kararını kaldırıp, kendisini koruması için tahsis edilen polisleri geri çekmesi karşısında cıyaklamaya başlamıştı. Kaftancıoğlu'nun tepkisini anlamsız bulan Akşam gazetesi yazarı Emin Pazarcı, "Hem layüsel, hem de sürekli haklı bunlar! Yaptıklarının karşılığında kendilerine madalya takılmasını bile isteyebilirler!" ifadelerini kullandı.

. Pazarcı, söz konusu yazısında şunları kaydetti:

"Bu nasıl bir mantık ve bakış açısıdır, anlamak mümkün değil. CHP'li Canan Kaftancıoğlu, çok kızmış, içerlemiş. O yüzden de İçişleri Bakanlığı'na vermiş veriştirmiş...

Niye mi?

Bakanlık, koruma kararını kaldırmış. Kendisini koruması için tahsis edilen polis ya da polisleri geri çekmiş de ondan.

Oysa Bakanlık doğru olanı yapmış. Aksi mümkün değildi zaten. O kararın kaldırılmaması kamu vicdanını yaralardı. Çünkü Canan Kaftancıoğlu:

1) Artık CHP'nin İstanbul İl Başkanı değil.

2) Denetimli serbestlikten yararlanan ve aldığı cezayı cezaevinde değil, dışarıda tamamlayan bir kişi. Eğer infaz yasası değişmemiş olsaydı, bugün dışarıda değil cezaevinde olacaktı.

Her şey çok açık ve net: Yerel mahkemenin ardından Yargıtay da suçu sabit görmüş ve onamış. Bu konuda herhangi bir tartışma yok. Ama garip bir şekilde "İçişleri Bakanlığı niye koruma kararını kaldırdı" tartışması var. Sanki İçişleri Bakanlığı'nın görevi suç işleyen ve Türk Milleti adına karar veren mahkemelerin cezalandırdığı insanları korumak.

Olamaz böyle bir şey...

Olamaz, hatta olması bile düşünülemez, ama bunu dahi tartışma konusu yapabiliyorlar. Böyle bir konuyu bile istismar edip, kendilerini haklı çıkarmaya çalışabiliyorlar. Üstelik garip bir şekilde bu garabeti ve söylenenleri alkışlayanlar da var.

Şimdi kimse "Ama can güvenliği" filan demesin bana...

Ortalıkta suç işleyen, ama denetimli serbestlikten yararlanarak cezaevine girmeyen binlerce, hatta on binlerce insan var. Bazıları da ciddi hasım sahibi. Bu mantıktan yola çıkarak, devlet tamamının başına bir polis mi dikecek? Devletin suçluların üzerine titremek, onları sarıp sarmalamak gibi bir görevi mi var?

Olacak iş değil tabii. Ama CHP'li Canan Kaftancıoğlu söz konusu olduğunda oluyor işte!

Hem layüsel, hem de sürekli haklı bunlar! Yaptıklarının karşılığında kendilerine madalya takılmasını bile isteyebilirler!

Siyaset böylesine kirlenmiş durumda işte...

Toplumsal değerler, örf ve âdetler, hak, hukuk, adalet rafa kalkmış durumda. Bazı kitleler, bu değerlerin tamamını bir kenara itip, olaylar karşısında siyaseten konum alıyorlar. Hadiselere bakış açısı bu olunca, gariplikler, acayip tutum ve tavırlar, zaman zaman alkışlanabiliyor.

Uzmanlıkları kendilerinden menkul bazı "siyaset yorumcuları" ise, televizyonlara çıkıp, siyaset adına takla üstüne takla atıyor...

Oysa siyasetin de bir ahlakı vardır. Siyaset, insana ve topluma hizmet için yapılır. Onları illüzyonlar ve gözbağcılıkla etkilemek ve istenilen amaca doğru yönlendirmek için değil!

Tersi yapılırsa "siyaset" değil, "Makyavelizm" olur bunun adı. Amaca ulaşmak için her şeyi mubah sayarsınız. Toplumsal ahlakı, hukuku, kültürel ve dini değerleri rafa kaldırıp, sadece hedefe yönelirsiniz.

İkiyüzlülüğe, yalana, algı oyunlarına döner siyaset. Kirlendikçe kirlenir, değersizleştikçe değersizleşir.

Maalesef son dönemde yaşadığımız budur işte!

Zübük tipli insanlar çıkar meydana. Her türlü değer yok olur. Reklam ajansları yürütür işi. Halka hizmetin hiçbir değeri kalmaz. Siz ne yaparsanız yapın, kendini alkışlamakla görevli sayan insanlar sarar çevreyi."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.