Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Tarsus kazısında bulunan gizemli lahit Hz. Musa'nın kabri mi?

Gündem 29.08.2022 - 02:33, Güncelleme: 29.08.2022 - 02:33
 

Tarsus kazısında bulunan gizemli lahit Hz. Musa'nın kabri mi?

Tarsus kazısında bulunan gizemli lahit Hz. Musa'nın kabri mi? Görüntüyü izleyen kişi her şeyi anlattı

2017 yılında Türkiye'nin merakla takip ettiği meşhur Tarsus kazısı ve kırmızı boyalı ev, daha uzun bir süre gündemde kalacak gibi görünüyor. Çünkü yerin altında bulunan dev lahitin görüntülerini izlediğini söyleyen yazar Kürşad Berkkan, akıllara durgunluk veren detaylar anlattı   Bir dönem Türkiye'de merakla izlenen ve gizemli pek çok iddiaya konu olan Tarsus kazısının çarpıcı hikayesi ortaya çıktı. Araştırmacı yazar Kürşad Berkkan, Mersin'in Tarsus ilçesindeki 82 Evler Mahallesi'nde bulunan gizemli evin altında yapılan araştırmalar sırasında çekilmiş bir görüntünün kendisine izletildiğini söyledi.  2016 yılı sonunda başlayan ve 2017 yılı kasım ayına dek bir yıl boyunca süren kazılar, istihbarat ekiplerinin yoğun güvenlik önlemi altında devam etmiş ve evin altında neyin bulunduğu soruları milyonlarca vatandaşın merakını uyandırmıştı.  Son günlerde bu konuya dair edindiği bilgileri açıklamak üzere peşpeşe yayınlara katılan yazar Kürşad Berkkan, gizemli kazıların çarpıcı hikayesini başından sonuna tüm çıplaklığıyla anlattı. Berkkan'ın anlatımına göre, bir polisin şehit edilmesiyle farklı bir boyut kazanan 'define' süreci şöyle gelişti: YAŞLI BİR SABETAYİST ELİNDE HARİTAYLA GELDİ -2010 yılında Sabetayist olduğu iddia edilen bir kadın, elinde 'atalarından kalma bir haritanın bulunduğunu' belirterek Tarsus'ta defineci bir grubun kapısını çaldı.  -Haritanın gösterdiği noktada yerin altında büyük miktarda altın bulunduğunu, belki de oranın geçmişte bir darphane olabileceğini söyleyen kadın, defineciler oraya inmeyi kabul ederlerse bulacakları hazineden hiçbir şey talep etmediğini söyledi.  -Bu sözlere şaşıran definecilerin "Peki ne istiyorsun?" sorusuna yaşlı kadın, "Yerin altında bulacağınız odaların birinde 3 adet kitap ve bir adet altın kemer var, ben sadece bunları istiyorum, geri kalan ne varsa sizin olsun" cevabı verdi.  -Teklifi kabul eden defineciler haritanın gösterdiği noktanın 82 Evler Mahallesi'nde sonradan bütün Türkiye'nin tanıyacağı 'kırmızı boyalı ev' olduğunu tespit etti ve çalışmalara başladı.  TILSIMI BOZMAK İÇİN BİR HOCA VE BİR CİHAZ... -Evin sahibiyle anlaşan kaçak define ekibi öncelikle evin içerisinde kazı yapmaya başladı. Toprağın altına birkaç metre indiklerinde kemerlerle birbirine bağlanan odacıkların bulunduğunu tespit ettiler. Fakat yerin altında ilerledikçe, yaşlı kadının söylediği 3 odadan daha fazla oda ve koridorlar bulunduğunu gördüler.  -Buldukları yerde büyük bir hazine olabileceğinden ve bu nedenle buranın tılsımla korunuyor olduğundan şüphelenen defineciler bu noktadan sonra tılsımı bozmak için bir din adamı çağırdı ve yerin altını daha net gözlemek amacıyla da dedektör ekipmanı edindi.  -Definecilerin ilk edindiği dedektör, evin altında altın olup olmadığına ilişkin net bir bilgi sunamadı. Bu nedenle defineci grup daha gelişmiş bir cihaz edindi ve cihaza bağlı çubukları kırmızı ev ve bahçesine yerleştirip yerin altında ne olduğunu tam olarak tespit etme çabasına girişti.  VE POLİS DEFİNECİLERİN ARASINA KARIŞIYOR -Gelişmiş define aygıtının oluşturduğu topografik haritaya göre yerin altında en az iki kat üst üste kemer ve odacıklar vardı. Defineci grup bu gelişmeyle heyecanlandı ama alan tarama cihazları ve evde yapılan çalışmalar komşular tarafından fark edilince durum, Tarsus İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne ihbar olarak iletilmişti.  -Hikayenin bu noktasından sonra devreye giren polis, sözkonusu grubu takip etmeye başladı. Hatta dönemin ilçe emniyet müdürünün görevlendirmesiyle defineci grubun arasına bir de muhbir sokuldu.  -Grup, kendilerini polisin 7/24 izlediğinden habersiz bir şekilde yeraltı odalarında çalışmayı sürdürdü. Derken 6 adet küp içerisinde bazı tarihi eserler bulundu. Bu keşifle heyecanlanan kaçak defineciler bu eserleri el altından satıp paraya çevirmeye çalıştı.  KİTABEYİ BULAN DEFİNECİLER LAHİTE DE ULAŞTI -Bu esnada takibi sürdüren polis, alıcı kılığında defineci grupla temasa geçti. Onlara bir miktar para verilerek bu tarihi eserler satın alındı ve kaçak definecilerin güveni kazanıldı. Elde ettikleri parayla işlerine daha da şevkle sarılan defineciler yerin altındaki ilk katman yapının altındaki kata indi ve üzerinde üçgen şekil bulunan bir kitabeye rastladı.  -Kitabenin bulunmasıyla oradaki polis muhbiri, bu kritik bilgiyi emniyetteki üst birimlerine haber verdi. Tarsus Emniyeti'nden gelen cevap, 'definecilere henüz baskın yapılmaması ve onların izlenmesine devam edilmesi' yönünde oldu.  -Bu esnada defineciler üçgen şekilli kitabeyi Sabetayist kadına gösterip bunu ona okutmuştu. Kitabeyi okuyan kadın, "Doğru yoldasınız, biraz daha ilerlemeli ve asıl odacıklara ulaşmalısınız" ifadeleriyle definecileri daha ileri gitmeleri doğrultusunda yönlendirdi.  -Kazı ve araştırmaları sürdüren kaçak defineciler bir süre sonra nihayet kritik noktaya ulaşmayı başardı. Buldukları bir odanın içerisinde yüksekliği bir insan boyunda dev bir lahit vardı. Büyük heyecan yaşayan defineci ekip, lahitin dev kapağını kaldırmanın ve içindekileri bir an önce görmenin planını yapıyordu.  FETÖ'CÜ MÜDÜRLER GANİMETİ PAYLAŞACAKTI  -Tarsus Emniyeti'nin defineci grubun içerisine sızdırdığı muhbir bir polis memuruydu. 22 yıllık polis Mithat Erdal, kaçak definecilerin lahitin kapağını kaldırıp içindekileri oradan çıkarma planı yaptığını amirlerine iletti. Erdal, sözkonusu adrese resmi operasyon yapılmasını ve devletin bu noktadan sonra olaya müdahil olmasını beklerken tam tersi bir cevapla karşılaştı. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilen dönemin ilçe emniyet müdürü ve kaçakçılık şube amiri, muhbir polis Mithat Erdal'a 'definecilere sakın müdahale etme' emri verdi.  -Çok önemli tarihi eserlerin kaçırılma tehlikesi altında bulunduğunu gören 42 yaşındaki polis memuru Erdal'ın kafası çok karışmıştı. Olup biten her şeyi karısı Sibel Erdal'a anlatmaya karar verdi. Mithat Erdal'a göre, Tarsus Emniyeti'ndeki bazı meslektaşları kazıdaki ganimeti definecilerle paylaşmayı hedefliyordu. Durumun vehametinden ürken Sibel Erdal, kocasına "Tayinimizi isteyip gidelim buradan" dedi ama eşi bunu kabul etmedi: "Süreci sonuna kadar takip etmek istiyorum" dedi.  VATANSEVER POLİS MEMURU ÖLDÜRÜLÜYOR Polis memuru Mithat Erdal ve eşi Sibel Erdal -"Ben devletime ihanet etmem, oradaki hazinenin devletin bilgisi dışında çıkarılıp götürülmesine izin veremem" diyen Mithat Erdal, bunu söylemesinden kısa bir süre sonra meşhur kazının yapıldığı kırmızı evin bahçesinde defineci ekiple silahlı çatışma yaşadı. Erdal'ın ensesinden yediği kurşunla hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olay sonrası soruşturma açıldı. Ancak 2012 yılında dönemin FETÖ'cü polis ve yargı ekibi tarafından dosyanın üzeri kapatılmaya çalışıldı.  -Polis cinayeti sonrası herkesin dikkati bir anda kırmızı boyalı eve yönelince devlet birimleri olaya el koydu ve orada çalışmalar uzun süre durduruldu. Fakat zaman zaman özel kıyafetli ekiplerin bahçede ve yerin altında incelemeler yaptığı, hatta evin çevresinde iş makinesinin yarıklar açtığına rastlandı. Bir süre uyumaya bırakılan konu, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra emniyet ve yargı teşkilatından FETÖ üyelerinin temizlenmesiyle birlikte yeniden gündeme alındı.    -Milli İstihbarat Teşkilatı ve Polis Özel Harekât ekiplerinin yoğun güvenlik önlemleri altında 2016 sonlarında kırmızı boyalı evin altında başlayan kazılar aylar geçtikçe gizemli bir hâl almaya başladı ve Türkiye'nin konuştuğu temel mesele haline geldi. UZUN LAHİTİN BAŞINDAKİ MEŞHÛR SEMBOL  2017 sonlarında tamamlanan kazıdan birkaç yıl sonra Ayasofya Camii'nin ibadete açıldığına ve 29 Mayıs 2021 tarihinde İstanbul'un Fethi kutlamalarında hologram teknolojisiyle gökyüzünde Kutsal Ahit Sandığı ve onu koruyan Serafim meleklerinin görseline yer verildiğine dikkat çeken yazar Kürşad Berkkan, Tarsus kazısında ne bulunduğuna ilişkin kendisine izletilen görüntüyü şöyle anlatıyor:   2021 yılındaki İstanbul'un Fethi kutlamalarında gökyüzüne yansıtılan Ahit Sandığı figürü tüm dünyada geniş yankı uyandırmıştı. "Şimdi fetih kutlamalarında Ahit Sandığı'nın gösterilmesinden yola çıkarak Tarsus'ta Ahit Sandığı'nın çıktığını iddia edersek yanlış yapmış oluruz. Ancak Tarsus'taki kazı bölgesine yanaşan konteyner yüklü bir kamyonete, oradan özel malzemelerle çıkarılan bir şey yüklendi. Camekan içerisinde kadife renginde bir maddeye sarılmış bir yüktü. Ne olduğunu bilmiyoruz. Bu şey Tabut-u Sekine olarak bilinen Ahit Sandığı olabilir mi? Olabilir, bilmiyoruz.    Kürşad Berkkan Ama bana bir vidyo izletildi. Beykoz'daki Hz. Yuşa'nın kabri gibi uzun, devasa bir mezar vardı. Yuşa Peygamber'inki kadar değil, biraz daha kısa ama oldukça büyük bir lahit. İşte Tarsus'taki kazıda yerin altında o odacıklar keşfedildikten sonra bir lahit bulunuyor, insan boyunda ve belki 7-8 metre uzunluğunda. Görüntüyü çeken kişi lahitin etrafını boydan boya dolaşmış. Dua eden insan figürleri ve başka şekillerle süslenmiş lahitin başındaki sembolü gördüğümde ise şok oldum: Lahitin baş noktasında bir çift boynuz vardı, ortada... Boynuzun hemen altında da bir buzağı var. Hz. Musa, Yüce Allah ile görüşmek üzere Tûr Dağı'na çıktıktan sonra oradaki Yahudiler, Musa'ya verdikleri sözü tutmamış ve bir buzağı yapıp ona tapınmaya başlamıştı. Buzağı motifini Hz. Musa ve ona inananlarda, İsrailoğulları'nda görüyoruz. O lahitte Hz. Musa Peygamber olabilir. Yahut ağabeyi Hz. Harun Aleyhisselam da olabilir. Kendi gözlerimle şahit oldum. İnsan boyunda bir lahit. Lahitin yüzeyinde Musevilikle ilgili ne kadar motif varsa onları gördüm. Bunun dışında, dinler tarihini etkileyecek ölçüde çok önemli eserlerin oradan çıktığına ilişkin de iddialar var. Kazıların tamamlanması ve Ayasofya Camii'nin ibadete açılması öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Vatikan'ı ziyaret ettiğini unutmamak gerek." Kaynak Trhaber
Tarsus kazısında bulunan gizemli lahit Hz. Musa'nın kabri mi? Görüntüyü izleyen kişi her şeyi anlattı

2017 yılında Türkiye'nin merakla takip ettiği meşhur Tarsus kazısı ve kırmızı boyalı ev, daha uzun bir süre gündemde kalacak gibi görünüyor. Çünkü yerin altında bulunan dev lahitin görüntülerini izlediğini söyleyen yazar Kürşad Berkkan, akıllara durgunluk veren detaylar anlattı
 

Bir dönem Türkiye'de merakla izlenen ve gizemli pek çok iddiaya konu olan Tarsus kazısının çarpıcı hikayesi ortaya çıktı. Araştırmacı yazar Kürşad Berkkan, Mersin'in Tarsus ilçesindeki 82 Evler Mahallesi'nde bulunan gizemli evin altında yapılan araştırmalar sırasında çekilmiş bir görüntünün kendisine izletildiğini söyledi. 

2016 yılı sonunda başlayan ve 2017 yılı kasım ayına dek bir yıl boyunca süren kazılar, istihbarat ekiplerinin yoğun güvenlik önlemi altında devam etmiş ve evin altında neyin bulunduğu soruları milyonlarca vatandaşın merakını uyandırmıştı. 

Son günlerde bu konuya dair edindiği bilgileri açıklamak üzere peşpeşe yayınlara katılan yazar Kürşad Berkkan, gizemli kazıların çarpıcı hikayesini başından sonuna tüm çıplaklığıyla anlattı. Berkkan'ın anlatımına göre, bir polisin şehit edilmesiyle farklı bir boyut kazanan 'define' süreci şöyle gelişti:

YAŞLI BİR SABETAYİST ELİNDE HARİTAYLA GELDİ


-2010 yılında Sabetayist olduğu iddia edilen bir kadın, elinde 'atalarından kalma bir haritanın bulunduğunu' belirterek Tarsus'ta defineci bir grubun kapısını çaldı. 

-Haritanın gösterdiği noktada yerin altında büyük miktarda altın bulunduğunu, belki de oranın geçmişte bir darphane olabileceğini söyleyen kadın, defineciler oraya inmeyi kabul ederlerse bulacakları hazineden hiçbir şey talep etmediğini söyledi. 

-Bu sözlere şaşıran definecilerin "Peki ne istiyorsun?" sorusuna yaşlı kadın, "Yerin altında bulacağınız odaların birinde 3 adet kitap ve bir adet altın kemer var, ben sadece bunları istiyorum, geri kalan ne varsa sizin olsun" cevabı verdi. 

-Teklifi kabul eden defineciler haritanın gösterdiği noktanın 82 Evler Mahallesi'nde sonradan bütün Türkiye'nin tanıyacağı 'kırmızı boyalı ev' olduğunu tespit etti ve çalışmalara başladı. 

TILSIMI BOZMAK İÇİN BİR HOCA VE BİR CİHAZ...


-Evin sahibiyle anlaşan kaçak define ekibi öncelikle evin içerisinde kazı yapmaya başladı. Toprağın altına birkaç metre indiklerinde kemerlerle birbirine bağlanan odacıkların bulunduğunu tespit ettiler. Fakat yerin altında ilerledikçe, yaşlı kadının söylediği 3 odadan daha fazla oda ve koridorlar bulunduğunu gördüler. 

-Buldukları yerde büyük bir hazine olabileceğinden ve bu nedenle buranın tılsımla korunuyor olduğundan şüphelenen defineciler bu noktadan sonra tılsımı bozmak için bir din adamı çağırdı ve yerin altını daha net gözlemek amacıyla da dedektör ekipmanı edindi. 

-Definecilerin ilk edindiği dedektör, evin altında altın olup olmadığına ilişkin net bir bilgi sunamadı. Bu nedenle defineci grup daha gelişmiş bir cihaz edindi ve cihaza bağlı çubukları kırmızı ev ve bahçesine yerleştirip yerin altında ne olduğunu tam olarak tespit etme çabasına girişti. 

VE POLİS DEFİNECİLERİN ARASINA KARIŞIYOR


-Gelişmiş define aygıtının oluşturduğu topografik haritaya göre yerin altında en az iki kat üst üste kemer ve odacıklar vardı. Defineci grup bu gelişmeyle heyecanlandı ama alan tarama cihazları ve evde yapılan çalışmalar komşular tarafından fark edilince durum, Tarsus İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne ihbar olarak iletilmişti. 

-Hikayenin bu noktasından sonra devreye giren polis, sözkonusu grubu takip etmeye başladı. Hatta dönemin ilçe emniyet müdürünün görevlendirmesiyle defineci grubun arasına bir de muhbir sokuldu. 

-Grup, kendilerini polisin 7/24 izlediğinden habersiz bir şekilde yeraltı odalarında çalışmayı sürdürdü. Derken 6 adet küp içerisinde bazı tarihi eserler bulundu. Bu keşifle heyecanlanan kaçak defineciler bu eserleri el altından satıp paraya çevirmeye çalıştı. 

KİTABEYİ BULAN DEFİNECİLER LAHİTE DE ULAŞTI


-Bu esnada takibi sürdüren polis, alıcı kılığında defineci grupla temasa geçti. Onlara bir miktar para verilerek bu tarihi eserler satın alındı ve kaçak definecilerin güveni kazanıldı. Elde ettikleri parayla işlerine daha da şevkle sarılan defineciler yerin altındaki ilk katman yapının altındaki kata indi ve üzerinde üçgen şekil bulunan bir kitabeye rastladı. 

-Kitabenin bulunmasıyla oradaki polis muhbiri, bu kritik bilgiyi emniyetteki üst birimlerine haber verdi. Tarsus Emniyeti'nden gelen cevap, 'definecilere henüz baskın yapılmaması ve onların izlenmesine devam edilmesi' yönünde oldu. 

-Bu esnada defineciler üçgen şekilli kitabeyi Sabetayist kadına gösterip bunu ona okutmuştu. Kitabeyi okuyan kadın, "Doğru yoldasınız, biraz daha ilerlemeli ve asıl odacıklara ulaşmalısınız" ifadeleriyle definecileri daha ileri gitmeleri doğrultusunda yönlendirdi. 

- Kazı ve araştırmaları sürdüren kaçak defineciler bir süre sonra nihayet kritik noktaya ulaşmayı başardı. Buldukları bir odanın içerisinde yüksekliği bir insan boyunda dev bir lahit vardı. Büyük heyecan yaşayan defineci ekip, lahitin dev kapağını kaldırmanın ve içindekileri bir an önce görmenin planını yapıyordu. 

FETÖ'CÜ MÜDÜRLER GANİMETİ PAYLAŞACAKTI 


- Tarsus Emniyeti'nin defineci grubun içerisine sızdırdığı muhbir bir polis memuruydu. 22 yıllık polis Mithat Erdal, kaçak definecilerin lahitin kapağını kaldırıp içindekileri oradan çıkarma planı yaptığını amirlerine iletti. Erdal, sözkonusu adrese resmi operasyon yapılmasını ve devletin bu noktadan sonra olaya müdahil olmasını beklerken tam tersi bir cevapla karşılaştı. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilen dönemin ilçe emniyet müdürü ve kaçakçılık şube amiri, muhbir polis Mithat Erdal'a 'definecilere sakın müdahale etme' emri verdi. 

-Çok önemli tarihi eserlerin kaçırılma tehlikesi altında bulunduğunu gören 42 yaşındaki polis memuru Erdal'ın kafası çok karışmıştı. Olup biten her şeyi karısı Sibel Erdal'a anlatmaya karar verdi. Mithat Erdal'a göre, Tarsus Emniyeti'ndeki bazı meslektaşları kazıdaki ganimeti definecilerle paylaşmayı hedefliyordu. Durumun vehametinden ürken Sibel Erdal, kocasına "Tayinimizi isteyip gidelim buradan" dedi ama eşi bunu kabul etmedi: "Süreci sonuna kadar takip etmek istiyorum" dedi. 

VATANSEVER POLİS MEMURU ÖLDÜRÜLÜYOR


Polis memuru Mithat Erdal ve eşi Sibel Erdal

-"Ben devletime ihanet etmem, oradaki hazinenin devletin bilgisi dışında çıkarılıp götürülmesine izin veremem" diyen Mithat Erdal, bunu söylemesinden kısa bir süre sonra meşhur kazının yapıldığı kırmızı evin bahçesinde defineci ekiple silahlı çatışma yaşadı. Erdal'ın ensesinden yediği kurşunla hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olay sonrası soruşturma açıldı. Ancak 2012 yılında dönemin FETÖ'cü polis ve yargı ekibi tarafından dosyanın üzeri kapatılmaya çalışıldı. 

-Polis cinayeti sonrası herkesin dikkati bir anda kırmızı boyalı eve yönelince devlet birimleri olaya el koydu ve orada çalışmalar uzun süre durduruldu. Fakat zaman zaman özel kıyafetli ekiplerin bahçede ve yerin altında incelemeler yaptığı, hatta evin çevresinde iş makinesinin yarıklar açtığına rastlandı. Bir süre uyumaya bırakılan konu, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra emniyet ve yargı teşkilatından FETÖ üyelerinin temizlenmesiyle birlikte yeniden gündeme alındı. 

 

-Milli İstihbarat Teşkilatı ve Polis Özel Harekât ekiplerinin yoğun güvenlik önlemleri altında 2016 sonlarında kırmızı boyalı evin altında başlayan kazılar aylar geçtikçe gizemli bir hâl almaya başladı ve Türkiye'nin konuştuğu temel mesele haline geldi.

UZUN LAHİTİN BAŞINDAKİ MEŞHÛR SEMBOL 
2017 sonlarında tamamlanan kazıdan birkaç yıl sonra Ayasofya Camii'nin ibadete açıldığına ve 29 Mayıs 2021 tarihinde İstanbul'un Fethi kutlamalarında hologram teknolojisiyle gökyüzünde Kutsal Ahit Sandığı ve onu koruyan Serafim meleklerinin görseline yer verildiğine dikkat çeken yazar Kürşad Berkkan, Tarsus kazısında ne bulunduğuna ilişkin kendisine izletilen görüntüyü şöyle anlatıyor:

 

2021 yılındaki İstanbul'un Fethi kutlamalarında gökyüzüne yansıtılan Ahit Sandığı figürü tüm dünyada geniş yankı uyandırmıştı.

"Şimdi fetih kutlamalarında Ahit Sandığı'nın gösterilmesinden yola çıkarak Tarsus'ta Ahit Sandığı'nın çıktığını iddia edersek yanlış yapmış oluruz. Ancak Tarsus'taki kazı bölgesine yanaşan konteyner yüklü bir kamyonete, oradan özel malzemelerle çıkarılan bir şey yüklendi. Camekan içerisinde kadife renginde bir maddeye sarılmış bir yüktü. Ne olduğunu bilmiyoruz. Bu şey Tabut-u Sekine olarak bilinen Ahit Sandığı olabilir mi? Olabilir, bilmiyoruz. 

 

Kürşad Berkkan

Ama bana bir vidyo izletildi. Beykoz'daki Hz. Yuşa'nın kabri gibi uzun, devasa bir mezar vardı. Yuşa Peygamber'inki kadar değil, biraz daha kısa ama oldukça büyük bir lahit. İşte Tarsus'taki kazıda yerin altında o odacıklar keşfedildikten sonra bir lahit bulunuyor, insan boyunda ve belki 7-8 metre uzunluğunda. Görüntüyü çeken kişi lahitin etrafını boydan boya dolaşmış. Dua eden insan figürleri ve başka şekillerle süslenmiş lahitin başındaki sembolü gördüğümde ise şok oldum: Lahitin baş noktasında bir çift boynuz vardı, ortada... Boynuzun hemen altında da bir buzağı var. Hz. Musa, Yüce Allah ile görüşmek üzere Tûr Dağı'na çıktıktan sonra oradaki Yahudiler, Musa'ya verdikleri sözü tutmamış ve bir buzağı yapıp ona tapınmaya başlamıştı.

Buzağı motifini Hz. Musa ve ona inananlarda, İsrailoğulları'nda görüyoruz. O lahitte Hz. Musa Peygamber olabilir. Yahut ağabeyi Hz. Harun Aleyhisselam da olabilir. Kendi gözlerimle şahit oldum. İnsan boyunda bir lahit. Lahitin yüzeyinde Musevilikle ilgili ne kadar motif varsa onları gördüm. Bunun dışında, dinler tarihini etkileyecek ölçüde çok önemli eserlerin oradan çıktığına ilişkin de iddialar var. Kazıların tamamlanması ve Ayasofya Camii'nin ibadete açılması öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Vatikan'ı ziyaret ettiğini unutmamak gerek."

Kaynak Trhaber

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.