Sevgili dostlar! Bu benim ilk köşe yazısı. Öncelikle Allah'ın selamıyla selamlıyorum.
Bugünkü köşe yazımın konusu saygı, sevgi ve edep. Son dönemlerde toplumumuzu bir virüs gibi saran saygısızlık, teşhircilik öne çıkıyor.
Tabi bugünlere bir günde gelinmedi. Yaklaşık iki yüz yıldır saldırı altındayız. İkinci Mahmut dönemine kadar gider. Tanzimat fermanıyla başlayan ıslahatta "artık bundan sonra gâvura gâvur denilmeyecek" söylemleriyle başlayan batılılaşma hareketlerine kadar gider.
Biz maalesef bunu yanlış anladık. Batının yakalamış olduğu teknolojiyi alacağımıza kötü huylarını aldık ve Hümanizmi yani insan haklarını büyüklerine karşı saygısızlık olarak algıladık.
İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy'a soruyorlar. Avrupa'yı gezdin ne gördün diyorlar. Diyor ki: ''işleri bizim dinimiz gibi, dinleri de bizim işimiz gibi.''
Diyeceğim o ki bizim tekrar kadim medeniyetimize, asil köklerimize dönmek zorundayız. Çünkü bizim toplumumuz en hızlı şekilde dejenere olmuş, dünya da liderliğe oynuyor.
Bilge kral Aliya izzet Begoviç'in şu sözlerini unutmamalı: ''Şımarmış nesilleri ancak açlık ve savaş terbiye eder. Bela kapımız'da zararın neresinden dönersek kardır.''
Şunu da belirtmeliyim ki sosyal medyada bilinçli bir şekilde edepsiz, saygısız teşhirci programlar bilerek fonlanıyor. Bunu da açıkça buradan söylüyorum. Tavistock örgütü dünyaya ahlaksızlığı yaymakla görevli. Bu örgüt illuminatiye bağlı ve ülkemizde taşeronları var.
Özellikle gençlerimiz, büyüklerine karşı daha saygılı olmalı. Bu söylediğim hepimizin için geçerli. AHLAK önceliğimiz olmalı. Çünkü dünyada başarılı ülkeleri inceledim, gördüm ki hepsinin tek özelliği ahlaklı olması. Bana başarılı ve aynı zamanda ahlaksız bir ülke gösteremezsiniz.
Sözlerime son verirken peygamber efendimizin hepimizin kulağına küpe olacak sözüyle bitiyorum: ''Ben Yalnız Güzel Ahlak'ı Tamamlamak İçin Gönderildim.''
Vesselam!