CHP’nin 31 Mart Yerel Seçim zaferinin üzerinden 11 ay geçti. Bu kadar kısa süre zarfında nice hadise yaşandı. Türk toplumu AK Parti’ye tepki vererek gittiği sandıktan CHP’yi birinci parti olarak çıkardı; fakat CHP’li bazı başkanlar halkın ümitlerini ve sabrını tüketme noktasına getirdiler. Tabiri caizse ‘’biz iktidar olmak üstemezük, iktidar olmak bizim neyimize’’ dercesine hareket ediyorlar.
‘’Nereden nereye?’’ dedirten cinsten durum, parti genel merkezinin dikkatini çekmemiş gibi görünüyor. Bana göre Özgür Özel, olası bir tepkiden çekindiği için bazı belediye başkanlarının ‘’kural tanımaz’’ kararlarına müdahale edemiyor.
Bu Ne Hal?
Yerel seçimde CHP’nin zafer elde ettiği önemli kentlerden biri de Mersin idi. Büyükşehir Belediye başkanı Sayın Vahap Seçer ile Mezitli Belediye başkanı Sayın Ahmet Serkan Tuncer hakkında Mersin halkı memnuniyet duyarken, şehrimizin bazı ilçe belediye başkanlarından halkımız illallah etmiş durumda. 11 ayda neler olmadı ki?
Öncelikle belediye başkanları belediyelerin ekonomik darboğaz yaşadıkları süreci iyi idare edemediler. Bazıları kanun dairesinde görevi icra etmek yerine kendi kanunlarını uyguladılar. Kimileri mahkemelik oldu, dillere düştü. Kimileri de kul hakkına girdi.
Kendi işçisine zulmeden, keyfi işten atmalar, mahkeme kararlarını uygulamamalar, ihalelerde şeffaf olmayan uygulamalar ve şaibeli durumlar. Daha neler neler!
CHP genel merkezinde belediyelerden sorumlu birim ve yönetici kimse en az bu başkanlar kadar sorumludur!
Onca şikâyet, mahkeme kararı ve ulusal basına düşen hadiseler sizin gözünüzden nasıl kaçar?
Bence kaçmadı, hasıraltı ettiler! Bu suçlara ortaklar! Bunları basit birer hadise olarak değerlendiren, cahildir!
Bu gelişmeler, iktidara giden yolda CHP’ye puan kaybettirir ve zarar verir! İnsanları soğutursunuz. Etmeyin!
Hangisine Deyineyim?
CHP genel merkezinden Mersin il örgütüne kadar bizleri takip eden ve geri dönüşlerde bulunan insanlara gerek yazılarımızla gerekse de şifahen birtakım açıklamalarda bulunduk. Uyardık.
CHP, bunca yıl iktidar olmaya ilk kez yaklaşmışken kendilerini ‘’patron ve ya ağa’’ olarak gören belediye başkanlarının partiyi yıpratmalarına nasıl sessiz kalabilirsiniz?
Toplum AK Parti’ye küsmüşken, bazı CHP’li belediye başkanlarının halkı soğutması ve küstürmesi neden ileri geliyor? Kime hizmet ediyorlar?
Tarsus Belediye başkanı Ali Boltaç’a gelelim. Aylardır yaza yaza bi-hal oldum. Başkan Boltaç keyfi ve skandal kararlarıyla gündeme gelmişti. Belediye borçlarının fazlalığından ve belediyenin mali sıkıntılarından dem vuruyordu. Bu çerçevede birtakım uygulamalarda bulunduğunu ve tasarruf tedbirlerine giriştiğini hemen her toplantıda açıklıyordu. Tabi, çalışkan başkan(!)
Ama bu aralar başkan Boltaç’ın hizmet alım ihalesi için 115 milyon lira gibi bir meblağı belediye bütçesinden harcaması nasıl kabul edilebilir, neredesin ey CHP yönetimi?
Tarsus için aciliyet kesbeden sorunların çözümüne odaklanmak ve belediye borçlarını ödemeye çalışmak yerine milyonlarca liralık ‘’hizmet alım’’ ihalesine girişilmesi akıl karı değil!
Belediye bütçesinin makul sınırlar dâhilinde kullanılması gerekirken har vurup harman savrulması bana göre şaibeli bir iştir.
Toroslar Belediye başkanı Abdurrahman Yıldız’a hiç değinmem! Eyvah eyvah!
Gelelim Silifke Belediye başkanı Mustafa Turgut’a. Uzun zamandır başkan Turgut da eleştirilerin hedefindeydi. Başkan son hadise ile ‘’bu kadar da olmaz’’ dedirtti. Silifke’de bulunan Göksu Otel’in işletilmesi için belediye tarafından bir ihale açılıyor ve ihaleyi Murat Göbekçi isimli bir vatandaş kazanıyor.
Belediye başkanı Turgut, söz konusu ihale sonuçlandıktan sonra iptal işlemi başlatıp otelin Göbekçi’ye teslim edilmesini engelliyor. Neyse, konu mahkemeye intikal ediyor. Doğru ya, bu memlekette haksızlığı çözecek başka bir makam var mı? Yok. Ama başkan Turgut, mahkemenin Göbekçi lehindeki kararını yok sayıyor.
Göbekçi yeniden mahkemenin yolunu tuttu. Bu kez başkan Turgut’a ‘’görevi kötüye kullanmak ve yargı kararına uymamaktan’’ dava açıldı. Mahkeme üstüne mahkeme.
Bu ülkenin yargı mercii, kuraltanımaz birtakım CHP’li başkanın usulsüzlükleriyle meşgul ediliyor. Nerede kaldı hukukun üstünlüğü, nerede kaldı yargıya saygı, nerede kaldı insan hakları?
Sizler belediye başkanı olarak kendinizi birer kanun koyucu olarak mı görüyorsunuz?
Ya da kendinizi yargıdan üstün tutuyorsunuz!
Uygulamalarınız ve yönetiminiz bunu gösteriyor. Sizden hizmet bekleyen Mersinlileri memnun etmeniz sadece sizin değil partiniz için de önemli bir kazanım olacaktır.
Aksi durumda sadece kendinizi değil partinizi de zorda bırakırsınız.