Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Zeynel Boğan
Köşe Yazarı
Zeynel Boğan
 

Eğitimde Hata, Neden Kaynaklanıyor.

Türkiye'de milli eğitim sorunu uzun yıllar öncesine dayanan hatalardan ve milli olmayan yasalardan kaynaklanmaktadır. Bunu Milli Şef İsmet İnönü dönemine dek götürmek pek yanlış olmayacaktır. Eğitimin yazgısı bu tarihlerde atılıyor ve günümüze dek etkisi devam eden bir sorunlar yumağı olarak karşımıza çıkıyor. FULBRİGHT ANTLAŞMASI SORUNUN BAŞLANGICI 27 Aralık 1947 tarihinde imzalanan antlaşma gereğince eğitimde gayrimilli bir yöntem benimsenmiş ve çocuklarımız batılı bir anlayış doğrultusunda yetiştirilmiştir. Ne var ki kumaşı bu topraklarda dokunan çocukların batılı bir anlayışla yetiştirilmeleri büyük bir kimlik bunalımına neden olmuştur. Hâlâ eğitimde birçok husus Fulbright doğrultusunda hazırlanıyor ve uygulanıyor. Dolayısıyla çocukları milli bir anlayışla değil, batılıların kriterlerine uygun yetiştiriyoruz. Olacak iş değil. ECEVİT'İN ÖĞRETMENLERİ Antlaşma dışında farklı bir kaç garabet daha söz konusu. 70'li yılların sonuna doğru Bülent Ecevit döneminde birkaç haftalık hızlandırılmış bir eğitim sonunda MEB'e öğretmen olarak tayin edilen kişilerin neler yaptıkları akla ve vicdana aykırılık teşkil ediyor... Pedagojik bir yaklaşımdan uzak ve salt ideolojik bir yaklaşıma sahip olan bu kişiler öğretmenlik mesleğine uygun hareket etmediler. O döneme şahit olan birinden duymuştum… Öğretmenler girdikleri derste "Allah nerede, hadi Allah'tan şeker isteyin" demiş. Çocuklar ise "Allah'ım bize şeker ver" diye tekrarlayıp duruyormuş. Bir süre sonra şekeri elde edemeyen çocuklara bakan bazı öğretmenler ceplerinde taşıdıkları şekerleri çocuklara uzatarak ve "bakın size şeker verecek bir Allah yok, alın size şeker'' diyerek çocukların zihnine ateizmi nakşetmeye çalışıyormuş. İnanılmaz bir şey… BENZER HATA 90'LI YILLARDA DA YAPILDI Bu tarihlerde farklı alanlarda eğitim gören Ormancılık bölümü, ziraat, dişçilik ve veterinerlik gibi alanlardan mezun kişilerin MEB'e öğretmen olarak tayinleri, eğitim bilimi açısından inanılmaz bir hata idi. Buna benzer olarak İmam Hatiplerin önünü tıkamak amacıyla 8 yıllık zorunlu eğitim ve sınavlarda kat sayı uygulaması eğitimde ayrımcılığı tetikledi. AK PARTİ HÜKÜMETİ NE YAPTI? 2002 Seçimlerinden hemen sonra 90'lı yıllarda MEB'e görevli farklı alanlardaki kişiler, esas ihtisas alanlarına tayin edilerek eğitimdeki tıkanıklığın önü açıldı. Çeşitli reformlar yapıldı ve büyük bütçeler  tahsis edildi. Yüzbinlerce öğretmen tayin edildi. Katsayı problemi ve İmam Hatip sorunu çözüldü. Ve daha nice reform… Ve son olarak Şubat 2022'de yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanunu'na dair yasa büyük bir dönüşümü beraberinde getidi. Eğitimde kalite ve uzmanlık söz konusu olacak… NEDİR BU DÖNÜŞÜM Öncelikle MEB'de rahata alışmış, devinim ve sinerjisini kaybetmiş bazı kişilerin rahatsızlıkları dikkatlerden kaçmıyor. Ayrıca sol cenah inanılmaz bir tepki veriyor. Kanun çerçevesinde uzman ve başöğretmenlik gibi kadrolar oluşturulmuş ve öğretmenlerin kendilerini geliştirmelerine olanak sağlanmıştır. Bu kadroların aynı zamanda mali bazı getirileri de mevcut. Kadrolara doğrudan giren Yüksek lisans ve doktora mezunu öğretmenler olduğu gibi sınava girip kadrolara yerleşmeye çalışanlar da mevcut… KARŞI ÇIKANLAR NE YAPIYOR? Uzman öğretmen yahut Baş öğretmen kadroları için yapılması düşünülen sınavda 70 puan alamayacağını düşünen öğretmenler isyan etmiş durumda. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. Kitaba bakar anlatırım" diyenler bunlar. Muhalefet ve bazı sendikalar eğitimde reformun iptalini talep ediyor ve meseleyi sokak gösterileriyle protesto ediyor. Bilimin ve medeniyetin filizlenmesi amacına yönelik her girişimin bu şekilde sabote edildiği bir kurumda sorunun yaşanması sizce normal değil mi? Bugüne kadar eğitimde problemlerin neden ve kimlerden kaynaklandığı ortada değil mi? 12 yaşında eli kalem tutması gereken çocukların sıra arkadaşlarını katletmeleri neden kaynaklanıyor, sanıyorsunuz… Bütün bu düzenlemeler ve yasal gelişmeler sadece ve sadece Fatma Nur'ların ölmemesi için değil mi.
Ekleme Tarihi: 03 Aralık 2022 - Cumartesi

Eğitimde Hata, Neden Kaynaklanıyor.

Türkiye'de milli eğitim sorunu uzun yıllar öncesine dayanan hatalardan ve milli olmayan yasalardan kaynaklanmaktadır. Bunu Milli Şef İsmet İnönü dönemine dek götürmek pek yanlış olmayacaktır. Eğitimin yazgısı bu tarihlerde atılıyor ve günümüze dek etkisi devam eden bir sorunlar yumağı olarak karşımıza çıkıyor.

FULBRİGHT ANTLAŞMASI SORUNUN BAŞLANGICI
27 Aralık 1947 tarihinde imzalanan antlaşma gereğince eğitimde gayrimilli bir yöntem benimsenmiş ve çocuklarımız batılı bir anlayış doğrultusunda yetiştirilmiştir. Ne var ki kumaşı bu topraklarda dokunan çocukların batılı bir anlayışla yetiştirilmeleri büyük bir kimlik bunalımına neden olmuştur. Hâlâ eğitimde birçok husus Fulbright doğrultusunda hazırlanıyor ve uygulanıyor. Dolayısıyla çocukları milli bir anlayışla değil, batılıların kriterlerine uygun yetiştiriyoruz. Olacak iş değil.

ECEVİT'İN ÖĞRETMENLERİ
Antlaşma dışında farklı bir kaç garabet daha söz konusu. 70'li yılların sonuna doğru Bülent Ecevit döneminde birkaç haftalık hızlandırılmış bir eğitim sonunda MEB'e öğretmen olarak tayin edilen kişilerin neler yaptıkları akla ve vicdana aykırılık teşkil ediyor... Pedagojik bir yaklaşımdan uzak ve salt ideolojik bir yaklaşıma sahip olan bu kişiler öğretmenlik mesleğine uygun hareket etmediler. O döneme şahit olan birinden duymuştum… Öğretmenler girdikleri derste "Allah nerede, hadi Allah'tan şeker isteyin" demiş. Çocuklar ise "Allah'ım bize şeker ver" diye tekrarlayıp duruyormuş. Bir süre sonra şekeri elde edemeyen çocuklara bakan bazı öğretmenler ceplerinde taşıdıkları şekerleri çocuklara uzatarak ve "bakın size şeker verecek bir Allah yok, alın size şeker'' diyerek çocukların zihnine ateizmi nakşetmeye çalışıyormuş. İnanılmaz bir şey…

BENZER HATA 90'LI YILLARDA DA YAPILDI
Bu tarihlerde farklı alanlarda eğitim gören Ormancılık bölümü, ziraat, dişçilik ve veterinerlik gibi alanlardan mezun kişilerin MEB'e öğretmen olarak tayinleri, eğitim bilimi açısından inanılmaz bir hata idi. Buna benzer olarak İmam Hatiplerin önünü tıkamak amacıyla 8 yıllık zorunlu eğitim ve sınavlarda kat sayı uygulaması eğitimde ayrımcılığı tetikledi.

AK PARTİ HÜKÜMETİ NE YAPTI?
2002 Seçimlerinden hemen sonra 90'lı yıllarda MEB'e görevli farklı alanlardaki kişiler, esas ihtisas alanlarına tayin edilerek eğitimdeki tıkanıklığın önü açıldı. Çeşitli reformlar yapıldı ve büyük bütçeler  tahsis edildi. Yüzbinlerce öğretmen tayin edildi. Katsayı problemi ve İmam Hatip sorunu çözüldü. Ve daha nice reform… Ve son olarak Şubat 2022'de yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanunu'na dair yasa büyük bir dönüşümü beraberinde getidi. Eğitimde kalite ve uzmanlık söz konusu olacak…

NEDİR BU DÖNÜŞÜM
Öncelikle MEB'de rahata alışmış, devinim ve sinerjisini kaybetmiş bazı kişilerin rahatsızlıkları dikkatlerden kaçmıyor. Ayrıca sol cenah inanılmaz bir tepki veriyor. Kanun çerçevesinde uzman ve başöğretmenlik gibi kadrolar oluşturulmuş ve öğretmenlerin kendilerini geliştirmelerine olanak sağlanmıştır. Bu kadroların aynı zamanda mali bazı getirileri de mevcut. Kadrolara doğrudan giren Yüksek lisans ve doktora mezunu öğretmenler olduğu gibi sınava girip kadrolara yerleşmeye çalışanlar da mevcut…

KARŞI ÇIKANLAR NE YAPIYOR?
Uzman öğretmen yahut Baş öğretmen kadroları için yapılması düşünülen sınavda 70 puan alamayacağını düşünen öğretmenler isyan etmiş durumda. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. Kitaba bakar anlatırım" diyenler bunlar. Muhalefet ve bazı sendikalar eğitimde reformun iptalini talep ediyor ve meseleyi sokak gösterileriyle protesto ediyor. Bilimin ve medeniyetin filizlenmesi amacına yönelik her girişimin bu şekilde sabote edildiği bir kurumda sorunun yaşanması sizce normal değil mi? Bugüne kadar eğitimde problemlerin neden ve kimlerden kaynaklandığı ortada değil mi? 12 yaşında eli kalem tutması gereken çocukların sıra arkadaşlarını katletmeleri neden kaynaklanıyor, sanıyorsunuz… Bütün bu düzenlemeler ve yasal gelişmeler sadece ve sadece Fatma Nur'ların ölmemesi için değil mi.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.