Devlete giden yolu açan şey iktidardır ve devlet bir siyasal örgütlenmedir. Devlet, bir yöneten-yönetilen ayrışmasının sonucu olarak ortaya çıkar. Yönetenlerin sahip olduğu şey iktidardır. Devleti anlamanın yolu iktidarı anlamaktan geçer. İktidar bir yetenektir. Bu yetenekle iktidar başkalarını etkileme suretiyle onlara istediklerini yaptırır, onları denetler ve kontrol altında bulundurur. Bir başka ifade ile iktidar, yönetme ve denetleme gücünün kaynağıdır.
Ak Parti, 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan seçimlerle iktidar partisi oldu. Bir başka ifade ile yönetme ve denetleme gücünü eline aldı. Çeyrek asırdır iktidarı elinde bulunduran Ak Partinin bu kadar uzun süre gücü elinde bulundurması sebebiyle Ak Partili yetkili ve etkili kişiler doğal olarak bu gücün bir parçası haline geldi. Güç bende der oldular.
Ak Parti'de milletvekili olan, yönetim kurulu üyesi olan, parti meclisi üyesi olan, il başkanı olan, ilçe başkanı olan, hatta gençlik kolları veya kadın kolları başkanı olan bir Ak Partili iktidar olmanın sağladığı gücü temsil etti. Onlar da kendi çaplarında yönettiler, denetlediler. Onlar da güç bende dediler.
Ak Parti, iktidarı elinde bulunduran parti olarak kendi içinde iki farklı boyutta güç zehirlemesi yaşadı. Bunlardan ilki en alt düzeyde bile olsa Ak Parti teşkilatı mensubunun kendisini devlet yerine koyarak yetki ve etki kullanmaya kalkması oldu. Bu durumda ortaya hukuksuzluk ve usulsüzlükler çıktı. Ak Parti ilçe başkan yardımcısı devlet hastanesine kendisi ile iltisaklı veya akraba birini başhekim veya hastane müdürü olarak görevlendirmeye kalktı. Ak Parti Mahalle Temsilcisi ziyarete gelecek olan Ak Parti milletvekilinin gezi planını kendi kafasına göre düzenleyerek kendi tercihini parti tercihi olarak kabul ettirdi. O da güç bende dedi.
Bir başka örnekte eski bir Ak Parti teşkilat yöneticisi kendi partisinin milletvekili veya meclis üyesi seçimlerinde adayların kendi tercih ettiği adaylar olması için eski iktidar gücünü kullandı. Kendisi artık etkili ve yetkili bir Ak Parti teşkilat görevlisi olmasa da geçmişte kalan iktidar gücünü korumak ve sürdürmek için çaba sarf etti. Her zaman iktidarda olduğunu, gücü temsil ettiğini, yönetme ve denetleme yetkisinin daimi olduğunu iddia etti. Güç bende dedi.
Bir diğer güç zehirlenmesi ise bireysel değil grup veya küme olarak güç odakları oluşturmaktır. Elbette neredeyse çeyrek asırdır iktidarda olan bir parti içinde bakanlık yaparsınız, milletvekili olursunuz, il başkanı olursunuz veya diğer birimlerde etkili ve yetkili bir Ak Partili olursunuz. Bu görevlerinizi yerine getirerek kendi iktidarınızın zeminini de oluşturursunuz.
Mesela Ak Partili bakan olarak seçim bölgesinde yapılan yatırımlara ortak olursunuz, kendiniz resmen yatırımcı olmasanız da bir yakınınız veya güvendiğiniz bir adamınız yatırımcı olur. Mesela Mersin seçim bölgesinde zeytinyağı fabrikası kurulur, inşaat ihaleleri alınır, yol yapım çalışmaları yapılır, eğitim kurumları tesis edilir. Milletvekili olarak, il başkanı olarak veya ilçe başkanı olarak bu işlerle siz uğraşmazsınız, sizin adınız bile geçmez. Ama kendi bölgenizde gücü temsil eden etkili ve yetkili bir Ak Partili olarak kendi güç odağınızı oluşturursunuz.
Bir şekilde iktidar partisinin gücü olmasının verdiği güç ile kendi güç odağınızı oluşturduğunuz zaman kendi bölgenizdeki kurumları da kendi kanatlarınız altına alırsınız. Hatta sadece kendi partinizle yetinmeyip diğer partilere de el atabilirsiniz. Sonuçta o partilerde de sizdeki güçten faydalanmak isteyenler olacaktır.
Mesela iktidar partisi yöneticisi olarak ilin veya ilçenin Ticaret Odası başkanını siz belirlersiniz. Size muhalif partinin veya partilerin yönetimine de size yakın veya akraba birinin yöneticisi olmasını sağlarsınız. Ak Parti Kadın Kolları Başkanının bir ilçe başkanının akrabası olduğunu, aynı zamanda bir başka partinin üst düzey bir yöneticisinin de farklı soy isimde olsa da bağlantılı veya akraba olduğunu öğrenirsiniz. Adeta siyasette sen, ben ve bizim oğlan yer alıyor ama soyadı, konumu veya partisi farklı.
Bunları öğrenince kafanız karışmasın. Neden?
Çünkü her partide güç odakları vardır. Mersin merkezli bakarsanız özellikle iktidar partisinde bu güç odaklarının siyaseti bir ahtapot gibi sardığını görürsünüz. Bu güç odaklarının kendilerinin güç aldığı partileri ile hiçbir bağlantısı yoktur. Belki de kendi partilerinin bu güç odaklarından haberleri bile yoktur. Seçmen veya halk onlar için sadece seçim malzemesidir.
Bir süredir Mersin'de Ak Parti bir yenileşme hareketi başlattı. Bu yenilenme çalışmasına bağlı olarak Ak Parti Mut ve Tarsus ilçe başkanları görevden alındı. Uzun süre geçmesine rağmen Mut ve Tarsus ilçe başkanları atanamadı. Neden?
Yazımızda ele aldığımız güç odakları artık kendilerine güç sağlamış olan partisini değil bina etmiş olduğu kendi kayığını düşünüyor. Kendi çıkarları, oluşturdukları kendi kümelerinin, odaklarının işlerinin aksamaması için kendi adamlarının ilçe başkanı olması için çalışıyorlar. Partiyi düşünüyorlar diye aklınıza bir şey gelmesin. Partiyi düşünseler sayın Cumhurbaşkanını Mersin'de temsil eden İl Başkanı Adem Aldemir’in tercihine saygı gösterirler. Mut’ta eski bir milletvekilinin ve Merkez Yönetim Kurulu üyesinin kendi adaylarının ilçe başkanı olması için diretmesi söz konusu. Kendilerinin hala yönetim ve denetim yetkisi olduğunu zanneden bu benzeri güç odakları Tarsus’ta da devrede.
Hem Mut’ta hem de Tarsus’ta güç odakları, çıkar grupları devrede olduğu için ilçe başkanlarının belirlenmesi süreci ertelendi. Her iki ilçede de bir isim üzerinde anlaşma sağlanamadı. Gruplar, güç odakları kendi adayları için genel merkeze bastırıyor. Olması gereken şey İl Başkanı Adem Aldemir’in tercihine saygı duymak ama gruplar, odaklar da bu anlayış yok.
Mersin'de her grup Ankara'ya, Genel Merkeze bir aday gönderdi. İl başkanı veya başkanlığı yerine Mut ve Tarsus güç odakları Ak Parti genel merkezini ablukaya almış durumda. Her grup “benim adayım ilçe başkanı olmuyorsa diğer grubun adayı da ilçe başkanı olmasın” diyor. En büyük kavga da Mut ilçe başkanlığı için yaşandı!
Mersin'de Ak Parti içindeki güç odakları kendi çıkarlarının devamı için kendilerine uygun bir siyaset oluşturmak için siyaset mühendisliği yapmaya devam ediyor. Bu süreçte kulaktan dolma bilgilerle sosyal medyada algı yapmaya çalışıyorlar. Ak Partinin değil kendi çıkarlarını korumak ve sürdürmek için kamuoyunu yanıltma yoluna da gidiyorlar.
Hangi parti olursa olsun, Mersin’de güç odaklarının parti teşkilatlarını ahtapot gibi sarması, kendi istedikleri yönde Mersin siyasetini yönlendirmeye çalışması Mersinlilerin gözünden kaçmıyor.
Çıkar odaklı, güç odaklı siyasete hayır! Mersin’de Ak Parti, Ak Partililerindir. Güç odakları parti çıkarlarını değil kendi çıkarlarını gözetir. Mersin Ak Parti buna izin vermemeli. Ak Parti İl Başkanı Adem Aldemir’in tercihine saygı gösterilmeli!