Ülkemiz son aylarda skandal bir şebekenin deşifre olmasıyla meşgul durumda. Kamuoyunda şok etkisine yol açan İmamoğlu Çetesi’yle alakalı “bu hamur çok su götürür” demiştim. Hala aynı kanaatteyim. Süreç tahmin edemeyeceğiniz bir merhaleye evrilecek. Net olarak ifade etmeliyim ki İmamoğlu Davası nice kellenin alınmasına sebep olacak.
Ben Yazdım...
CHP cenahı yıllardır Ak Parti hükümetini ‘’yolsuzluk, rüşvet ve rant” gibi ithamlarla anıyordu. Hatta bu tarz yaklaşımları “şu kadar dolar nerede?” şeklinde de sloganik bir surette zikrediyordu.
Karşı cepheyi hukuksuzlukla suçlayan CHP bugün, hukuksuzluğu savunur oldu. Kendi gerçekleriyle yüzleşmekten kaçınıyorlar. Öyle ki hakkaniyet, başkasını eleştirdiğin gibi özeleştiride de bulunabilmeni gerektirirdi.
CHP içerisinden gelen ihbarlarla İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve yakın ekibi gözaltına alındı. Peki, CHP ne yaptı?
Yargı kararını beklemeden, toplumu sokağa döktü. Hangi yetkilinin böyle bir karar aldığını hakikaten merak ediyorum; aba altından sopa gösterme düşüncesi ters tepti. Buna hiç gerek yoktu.
Yargı mercii süreci tüm teferruatıyla inceliyor. Bugün geldiğimiz noktada yapılan açıklamalar ve eldeki veriler, İmamoğlu'nun organize bir suç çetesinin merkezinde yer aldığını gösteriyor. Bunun ötesi var; ama gerisi yok.
Operasyon genişleyecek ve CHP genel merkezine ulaşacak demiştim. Yeni iddialarım var. Başlıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız Ne Dedi?
Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan, rutin açıklamalarının birinde İmamoğlu davasına dair birtakım değerlendirmelerde bulundu. Soruşturma kapsamının genişletildiğini ve bazı cemaatlerin de davaya konu olduğunu ifade etti.
Bu hamur çok su götürür, dediğimde bazı gazeteciler “İmamoğlu birkaç güne serbest kalır” diye düşünüyordu. Herkes aldı cevabını. Neyse.
Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamasını aynen aktarıyorum: “Bu karanlık organizasyon, İstanbul'la sınırlı kalmamış; ülkedeki pek çok belediyeyi kurumu kişiyi içine alan, kolları çok farklı yerlere uzanan, hatta uluslararası ayağı da olan bir ahtapota dönüşmüştür.”
Sayın Cumhurbaşkanımızın cümleleri gayet açık ve net; fakat kimlerin bu çete ile alakalı oldukları net olarak söylenmiyor. Ben biliyorum, desem mi?
İstihbarat kuruluşu, cemaat, bürokratlar, farklı belediyeler…
Bunca yıllık gazetecilik tecrübeme dayanarak bir şeyleri analiz etmek istiyorum. İsim vermeden dolaylı konuşacağım; ama anlayacaksınız.
İşte Hakikat!
Acaba hangi cemaat, diye düşünüyor olabilirsiniz. Şöyle izah edeyim. Son yıllarda radikal ve keskin söylemleriyle ön plana çıkan ve tartışmalara konu olan bir cemaatten bahsediyorum.
Seçim dönemlerinde cemaat vasfını bir kenara bırakıp parti militanları gibi seçim çalışmalarına iştirak eden ve hatta “Ak Parti'ye oy vermeyi küfür” olarak göstermeye dahi cüret eden bir grup bunlar.
Kendilerine ait müesseselerde sayın cumhurbaşkanımıza ve Ak Parti'ye ağza alınmayacak hakaretler kullanan bir yapı, zaman zaman dini konularda da eleştirilerin hedefi oluyorlar. Zaten bu grupla bir araya gelen ve onları destekleyen bir başka dini grup yok. Onlar herkesi; herkes ise onları dışlıyor.
Aklınıza gelen bir şeyler var; ama biraz daha netleştirelim.
Cemaatin lideri yaşamıyor. Kendileriyle ilgili öğrenci, vatandaş ve esnaftan gelen yüzlerce şikâyet söz konusu. Öyle böyle değil!
Şahıslar siyasetin tüm çirkinliğine batmış; ama yetmemiş bir de İmamoğlu Çetesi’ne çanak tutmuş. Yakayı ele verdiler. Çok geçmeden operasyon yiyecekler. O zaman takke düşecek ve kel görünecek!
Karanlıkta Kalan Noktalar: Belediyeler
Sayın Cumhurbaşkanımızın bir ifadesine dikkati çekerek belediye konusuna değineceğim. Ama öncesi var: İstihbarat bağlantısı.
İmamoğlu hadisesinin “İstihbarat” yönünün olduğu da sayın Cumhurbaşkanımız tarafından vurgulanmıştı. Bu konuda net bir duyumum yok; ne var ki siyaset tarihimizdeki bazı gelişmeler bu işin içinde İngiliz ve Alman istihbaratının olduğu kanaatini bende oluşturdu.
Nitekim CHP genel başkan Özgür Özel’in İngiltere’den destek talebi ile İmamoğlu'nun İngiltere Büyükelçisi ile gizli görüşmeleri şüphe uyandırıyordu. Uzun süre tartışmalara konu olmuş ve kamera kayıtları, dönemin İçişleri bakanı Süleyman Soylu tarafından paylaşılmıştı. Diğer bir istihbarat ağı ise BND (Almanya)... Burada bırakalım.
Sürecin belediyelere taalluk eden yönü ise şu şekilde: çete, birçok belediyeden nemalanıyordu. CHP'li belediyelerden bahsediyorum: önemli bir kısmı buna dâhil.
Belediye başkanlarının haberi yoktur ya da vardır, bunu bilemiyorum. Zaman her şeyin ilacı.
Gelelim CHP'li belediyeler ve söz konusu cemaat münasebetine. Davada adı geçen cemaatin, CHP'li belediyelerden çeşitli imtiyazlar aldığı iddia ediliyor. Belediyeye ait emlakın cemaate bedelsiz yahut düşük bedelle devri/kiralanması, ihaleler, belediye bütçesinden alınan destekler ve belediyeye cemaat elemanı yerleştirme gibi nice hadise var. Daha kirli işler de var; onlar kalsın. Sonra değineceğim.
Peki, İmamoğlu çetesi ile dirsek temasında bulunan ve aynı zamanda söz konusu cemaate itaat eden CHP'li belediyelerden bazıları Mersin'de olabilir mi?
Asıl bomba süreç içerisinde patlayacak. Vaziyet alın, ortalık karışacak. Son olarak bürokratların bu süreçle alakası ne olabilir?
Bir soru sorarak dikkatinizi çekmek istiyorum. Kemal Kılıçdaroğlu'na devletin gizli bilgilerini sağlayan bürokratlara ne oldu?
Hala görevdeler. Evet evet, yanlış anlamadınız. İşte o bürokratlar, İmamoğlu çetesiyle iç içe.
Kimler kimlerle, zamanla göreceğiz.