Zeynel BOĞAN
Köşe Yazarı
Zeynel BOĞAN
 

Rüşvet İmparatorluğu Kurdular

Memlekette üzerine konuşulması gereken konuların başında bürokrasi geliyor. Tanzimat Fermanı’yla gelişim kaydeden hükümetin büro işlemleri, nihayetinde bürokratikleşme sürecini kurumsallaştırdı. Bürokrasi bu tarihlerde ‘’hayati bir çözüm’’ olarak kabul edilse de bir süre sonra ‘’esas sorun’’ haline geldi. Cumhuriyet döneminde bir ölçüde fonksiyonunu kaybeden bürokrasi, aç gözlülerin ve yamyamların bir sömürge imparatorluğu kurmaları için önemli bir fırsata dönüştü. Hadsize Görev Verirsen Olacağı Budur! Toplumda sıkça kullanılan ‘’sonradan görme’’ deyimi bazı aç gözlülerin ve rantçıların profilini belirtmek için yetersiz kalıyor, desek yeridir. Tabiri caizse parayı kıble edinen ve cebini önceleyen indiregandi tipleredir sözüm. Memleketin prestijli müesseselerinin ve kamu kurumlarının başına insafsız birinin geldiğini hayal edin. İçerisinde bulunduğu kilit pozisyonu menfi işleri için kullanmaktan imtina etmeyen ve kurumunun sağladığı olanakları yasadışı işleri için istimal eden yöneticiler, memurlar, çalışanlar! Kapısına gelen insanlardan neler talep ediyorlar neler! Dönen dolaplardan haberiniz var mı? Oturduğu makamı baba çiftliği gibi kullanan ve vatandaşı birer müşteri olarak gören sözde zevatlar! Ben bürokrasiye işaret etsem de hastalık hemen her birimde mevcut! Kanser hastası olduğu için çaresizce deva arayan insanlar düşünün. Bu tarz insanlara yardımcı olabileceğiniz gibi onları kolaylıkla da sömürebilirsiniz! İşte buna benzer olarak nice dertli insana ‘’senin işin zor; ama Beştepe’de bu işi bağlarız’’ şeklinde hitap edebiliyorlar. Kiminle bağlıyorsunuz, nasıl bağlıyorsunuz? Güçleri olmazsa bu cümleyi kuramazlar.  O halde kim bunlar? Bir şebeke gibi çalışıyorlar. Atalarımız boşuna dememiş ‘’çingene oğlundan bey olmaz.’’ Mersin’de de Aynı Manzara Kurum yahut şahıs adı vermemenin adil bir yaklaşım olacağını düşünüyorum. Nitekim bu memlekette namussuzlar olduğu gibi namuslular da var. Onlara ve bulundukları kurumlara kara çalınmaması adına adres göstermiyorum. Fakat sizler de biliyorsunuz ki ahbap çavuş ilişkisinin son safhasındayız. Artık ultra usulsüzlükler yapılıyor. Üstelik korkmadan ve çekinmeden yapıyorlar. Kimi göstere göstere yapıyor ve ‘’gidin kralınıza söyleyin’’ diyebiliyorlar. Şikayetinizin bir yerde yine bir şaibeli şahıs tarafından durdurulacağını gayet iyi biliyorlar! Cesur olmalarının başka bir gerekçesi yok! Siz dilediğiniz kadar şikâyet edin. Sizin şikayetleriniz, talepleriniz hasır altı ediliyor ve davanız gecikiyorsa, vay o zaman halinize! İşte o şebekeye denk geldiniz demektir. İşte orada onların kanunlarının geçerli olduğunu ve onlara uyum sağlamanız gerektiğini idrak edeceksiniz. Öyle olursa muhataplarınızın derhal birer Mersin beyefendisi kesileceklerini göreceksiniz. İğrenç bir işbirliği ağı kurmuşlar. Kurumları tamamen kontrol atlında tutabiliyorlar; hemen her yerde işbirlikçileri var. Siyasette son dönemlerde Beştepe ile halk arasında duvar örüldüğüne ve devlet büyüklerimizin halkın sorunlarını duymadıklarına dair bazı şikayetleri bilirsiniz. Bu, Beştepe’ye has bir durum değil. Ayrı bir konu bu; fakat bir açıdan konumuzla bağlantılı. Hemen her kurumun halkla olan ilişkisi ve iletişim kanalları kesildi, dense yerdir. İnsanlar çoğu kez derdini iletebilecek bir makam bulamıyor. Derdinizi anlatabileceğiniz insanlar yok değil; ama büyük bir rüşvet ödemeniz durumunda sorunun halledilmesi için çok beklemiyor ya da hayal kırıklığı yaşamıyorsunuz. Size garanti bile verebiliyorlar. Anlatayım… Taşradan merkeze uzanan çok büyük ve korkunç bir şebeke var. İsimler değişir; ama çark her zaman aynı. Bürokratik düzen önemli ölçüde bunların ekmeğine yağ sürüyor. ‘’Dilekçe yaz, 6 ay sonra geri dönüş yaparlar sana’’. ‘’Ama efendim müessesemiz zarar eder.’’ ‘’Sizin işi yapacak birini biliyorum; ama bir şey talep eder mi, orasını bilemem.’’ Sıkça işitmişsinizdir. Bu da rüşvet istemenin ya da para koparmanın bir diğer yolu, anlayacağınız. Bir dilekçeyi hasır altı etmenin doğurduğu problemi 6 ay uzatmak ve bundan doğan sorunları da bir fırsat görmek, sıkça rastladığımız ‘’olağan durum’’ haline geldi. Bu normallikte bir anormallik var! Çünkü insanlar işlerinin bu şekilde çözüleceğine inandırıldı! Size Göre Sorun Bürokratlar Meseleye hangi yönden yaklaşırsanız manzarayı o zaviyeden görürsünüz. Bu ülkede kapsamlı ve derin bir reforma ihtiyaç var. Bu düzen yürümüyor. Yeni bir anayasa bizim için önemli bir hamle olur; fakat esasen zihniyetin değişmesi lazım. Bürokrasinin işlerlik kazanması için doğrudan vatandaşla temas kurulması veya vatandaşla doğrudan iletişim sağlayacak isimlerin kritik makamlara tayin edilmesi şart! Yani siz şimdi ‘’bu bürokratik değişimi yapacağız’’ deseniz de sorunlar çözülmüyor. Bürokrasiyle birlikte bürokratlar da değişmeli. Kimse görevi uzun yıllar boyunca yapmamalı ve kurumlar üzerinde etkili bir denetim mekanizması kurulmalı. Ayrıca kamu kurumlarının tamamı şeffaf ve denetlenebilir bir mekanizma ile takip edilmeli. Aksi durumda birileri kendisini, atandığı kurumun imparatoru olarak görmeye devam edecek. Kimse layüsel değildir! Herkes hesap vermeli. Merkezden taşraya, üstten ast’a kimse kimseye usulsüz bir talimat vermemeli. Hükümet ve milletin arasını açmak kaosa sebep olur; fakat devlet ve milletin arasını açmak kızılca kıyamete yol açar! Halkı küstürmenin bedeli ağır olur. Seçim sonuçları pek iç açıcı değildi! Açık konuşayım. Toplumda azımsanmayacak miktarda insanın millete ve devlete sadakat hususunda eski hassasiyetini taşımadığını işitiyoruz. Birçok konuda ‘’amaan bize ne’’ diyenler az değil! Atandığı makamı akçeli işler için kullananların düzeni artık bitmeli! Yeni bir anayasa yeni bir ruh ve mefkure ile yapılmalı! Bürokrasiye dair her şey reforme edilmeli. Yoksa bu gidişat hayra alamet değildir!
Ekleme Tarihi: 01 Şubat 2025 - Cumartesi

Rüşvet İmparatorluğu Kurdular

Memlekette üzerine konuşulması gereken konuların başında bürokrasi geliyor. Tanzimat Fermanı’yla gelişim kaydeden hükümetin büro işlemleri, nihayetinde bürokratikleşme sürecini kurumsallaştırdı. Bürokrasi bu tarihlerde ‘’hayati bir çözüm’’ olarak kabul edilse de bir süre sonra ‘’esas sorun’’ haline geldi. Cumhuriyet döneminde bir ölçüde fonksiyonunu kaybeden bürokrasi, aç gözlülerin ve yamyamların bir sömürge imparatorluğu kurmaları için önemli bir fırsata dönüştü.

Hadsize Görev Verirsen Olacağı Budur!

Toplumda sıkça kullanılan ‘’sonradan görme’’ deyimi bazı aç gözlülerin ve rantçıların profilini belirtmek için yetersiz kalıyor, desek yeridir. Tabiri caizse parayı kıble edinen ve cebini önceleyen indiregandi tipleredir sözüm.

Memleketin prestijli müesseselerinin ve kamu kurumlarının başına insafsız birinin geldiğini hayal edin. İçerisinde bulunduğu kilit pozisyonu menfi işleri için kullanmaktan imtina etmeyen ve kurumunun sağladığı olanakları yasadışı işleri için istimal eden yöneticiler, memurlar, çalışanlar! Kapısına gelen insanlardan neler talep ediyorlar neler! Dönen dolaplardan haberiniz var mı?

Oturduğu makamı baba çiftliği gibi kullanan ve vatandaşı birer müşteri olarak gören sözde zevatlar!

Ben bürokrasiye işaret etsem de hastalık hemen her birimde mevcut!

Kanser hastası olduğu için çaresizce deva arayan insanlar düşünün. Bu tarz insanlara yardımcı olabileceğiniz gibi onları kolaylıkla da sömürebilirsiniz!

İşte buna benzer olarak nice dertli insana ‘’senin işin zor; ama Beştepe’de bu işi bağlarız’’ şeklinde hitap edebiliyorlar. Kiminle bağlıyorsunuz, nasıl bağlıyorsunuz?

Güçleri olmazsa bu cümleyi kuramazlar.  O halde kim bunlar?

Bir şebeke gibi çalışıyorlar. Atalarımız boşuna dememiş ‘’çingene oğlundan bey olmaz.’’

Mersin’de de Aynı Manzara

Kurum yahut şahıs adı vermemenin adil bir yaklaşım olacağını düşünüyorum. Nitekim bu memlekette namussuzlar olduğu gibi namuslular da var. Onlara ve bulundukları kurumlara kara çalınmaması adına adres göstermiyorum. Fakat sizler de biliyorsunuz ki ahbap çavuş ilişkisinin son safhasındayız.

Artık ultra usulsüzlükler yapılıyor. Üstelik korkmadan ve çekinmeden yapıyorlar. Kimi göstere göstere yapıyor ve ‘’gidin kralınıza söyleyin’’ diyebiliyorlar.

Şikayetinizin bir yerde yine bir şaibeli şahıs tarafından durdurulacağını gayet iyi biliyorlar! Cesur olmalarının başka bir gerekçesi yok! Siz dilediğiniz kadar şikâyet edin. Sizin şikayetleriniz, talepleriniz hasır altı ediliyor ve davanız gecikiyorsa, vay o zaman halinize!

İşte o şebekeye denk geldiniz demektir. İşte orada onların kanunlarının geçerli olduğunu ve onlara uyum sağlamanız gerektiğini idrak edeceksiniz. Öyle olursa muhataplarınızın derhal birer Mersin beyefendisi kesileceklerini göreceksiniz.

İğrenç bir işbirliği ağı kurmuşlar. Kurumları tamamen kontrol atlında tutabiliyorlar; hemen her yerde işbirlikçileri var.

Siyasette son dönemlerde Beştepe ile halk arasında duvar örüldüğüne ve devlet büyüklerimizin halkın sorunlarını duymadıklarına dair bazı şikayetleri bilirsiniz. Bu, Beştepe’ye has bir durum değil. Ayrı bir konu bu; fakat bir açıdan konumuzla bağlantılı. Hemen her kurumun halkla olan ilişkisi ve iletişim kanalları kesildi, dense yerdir.

İnsanlar çoğu kez derdini iletebilecek bir makam bulamıyor. Derdinizi anlatabileceğiniz insanlar yok değil; ama büyük bir rüşvet ödemeniz durumunda sorunun halledilmesi için çok beklemiyor ya da hayal kırıklığı yaşamıyorsunuz. Size garanti bile verebiliyorlar. Anlatayım…

Taşradan merkeze uzanan çok büyük ve korkunç bir şebeke var. İsimler değişir; ama çark her zaman aynı. Bürokratik düzen önemli ölçüde bunların ekmeğine yağ sürüyor.

‘’Dilekçe yaz, 6 ay sonra geri dönüş yaparlar sana’’.

‘’Ama efendim müessesemiz zarar eder.’’

‘’Sizin işi yapacak birini biliyorum; ama bir şey talep eder mi, orasını bilemem.’’

Sıkça işitmişsinizdir. Bu da rüşvet istemenin ya da para koparmanın bir diğer yolu, anlayacağınız. Bir dilekçeyi hasır altı etmenin doğurduğu problemi 6 ay uzatmak ve bundan doğan sorunları da bir fırsat görmek, sıkça rastladığımız ‘’olağan durum’’ haline geldi.

Bu normallikte bir anormallik var! Çünkü insanlar işlerinin bu şekilde çözüleceğine inandırıldı!

Size Göre Sorun Bürokratlar

Meseleye hangi yönden yaklaşırsanız manzarayı o zaviyeden görürsünüz. Bu ülkede kapsamlı ve derin bir reforma ihtiyaç var. Bu düzen yürümüyor. Yeni bir anayasa bizim için önemli bir hamle olur; fakat esasen zihniyetin değişmesi lazım.

Bürokrasinin işlerlik kazanması için doğrudan vatandaşla temas kurulması veya vatandaşla doğrudan iletişim sağlayacak isimlerin kritik makamlara tayin edilmesi şart!

Yani siz şimdi ‘’bu bürokratik değişimi yapacağız’’ deseniz de sorunlar çözülmüyor. Bürokrasiyle birlikte bürokratlar da değişmeli. Kimse görevi uzun yıllar boyunca yapmamalı ve kurumlar üzerinde etkili bir denetim mekanizması kurulmalı. Ayrıca kamu kurumlarının tamamı şeffaf ve denetlenebilir bir mekanizma ile takip edilmeli.

Aksi durumda birileri kendisini, atandığı kurumun imparatoru olarak görmeye devam edecek. Kimse layüsel değildir! Herkes hesap vermeli.

Merkezden taşraya, üstten ast’a kimse kimseye usulsüz bir talimat vermemeli. Hükümet ve milletin arasını açmak kaosa sebep olur; fakat devlet ve milletin arasını açmak kızılca kıyamete yol açar!

Halkı küstürmenin bedeli ağır olur. Seçim sonuçları pek iç açıcı değildi!

Açık konuşayım. Toplumda azımsanmayacak miktarda insanın millete ve devlete sadakat hususunda eski hassasiyetini taşımadığını işitiyoruz. Birçok konuda ‘’amaan bize ne’’ diyenler az değil!

Atandığı makamı akçeli işler için kullananların düzeni artık bitmeli!

Yeni bir anayasa yeni bir ruh ve mefkure ile yapılmalı!

Bürokrasiye dair her şey reforme edilmeli. Yoksa bu gidişat hayra alamet değildir!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.