Zeynel BOĞAN
Köşe Yazarı
Zeynel BOĞAN
 

TÜSİAD Dış Müdahaleyi mi Planlıyor?

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği adıyla ülke ekonomimizde önemli bir yer edinen kurumun, 1990’lı yıllardan itibaren esas ilgi alanı dışında hareket ettiğini ve bazen haddini aştığını hemen hepimiz hatırlarız. Hatırlarız; fakat yüzleşmemiz gereken bir hakikat daha var. O da söz konusu derneğin asli amaçları dışında hareket etmeye meyilli olması ve tabii olarak siyasi tartışmaları alevlendirmesidir. Ekonomi ve siyasete katkı sunmak başka; sığ tartışmaları tetiklemek başka! Bu ayırımı iyi yapmak gerekiyor!  Sizin İşiniz Ne? Memlekette İstanbul Sermayesi olarak tanımlanan; ancak daha çok seküler hassasiyetle hareket eden TÜSİAD’ın 1990’lı yıllardan itibaren sıkça siyaseti yönlendirdiğine ve asli vazifesine aykırı hareket ettiğine şahit olduk. Hassaten 28 Şubat sürecinde TÜSİAD’ın tutumu ve yaklaşımı hafızalara kazındı. Ordunun siyasete yön verme sürecinde sözde demokratik değerler ilkesini savunduğunu ileri süren TÜSİAD’ın anti-demokratik bir darbe sürecine arka çıkıyor olması, yüz karası bir çelişki olarak kayıtlara geçti. Gelin görün ki söz konusu dernek dün olduğu gibi bugün de bir siyasi parti gibi hareket etmeye ve siyasallaşmaya devam ediyor. Hükümetin mevcut ekonomi-politikalarını eleştirerek açıklamalarda bulunan dernek yöneticilerinin bir siyasetçi edasıyla konuşmalarına diyecek tek bir cümle vardır: art niyet! Sıkıyorsa çıkın bir parti çatısı altında konuşun! Anadolu sermayedarının, ülke ekonomisinde önemli roller üstlenmesi ve yatırımlar yapması gerekirken kısır siyasi tartışmaları başlatmaları anlaşılabilir gibi değil, diyebilirsiniz! Evet! Ben meselenin çok derin amaçlar içerdiğini düşünüyorum. Dernek yetkilileri memleketimizle ilgili tabiî ki görüş beyan edebilir; ancak bir partizan edasıyla konuşamaz ve siyasi meselelere taalluk eden hususlarda görüş beyan edemez! Anlamadıysan daha net konuşayım: TÜSİAD siyasete yön veremez ve balans ayarı hayaliyle yaşayamaz. Geçti o günler! Anadolu insanının inancını ve siyasi görüşünü hazmedemeyerek bir dernekten ziyade siyasi parti gibi hareket edemezsiniz! Bu milletin değerlerine ve siyasi mefkuresine saygı duyacaksınız! Kritik bir süreç yaşıyoruz! Teğmenlerin kılıç çekme hadisesinin ve TÜSİAD’ın fanatizminin bu sürecin önemli kilometre taşlarından biri olduğuna inanıyorum! Gerginlik, kutuplaşma ve ayrışma istiyorlar! Bütün bunlar yeni bir anayasa sürecinin sabote etmek için! Bu milletin huzura ve refaha ermesini istemeyenler var! Darbe Dönemi Bitti Ne acıdır ki bu memlekette darbe süreçlerinin en önemli aktörlerinden biri de TÜSİAD olmuştur. Darbelerin tarihe karıştığı şu günlerde bu derneğin artık farklı söylemlerle gündeme gelmeye başladığını gözlemliyoruz: ‘’demokrasi, insan hakları’’ gibi söylemler bir işaret fişeği niteliğini taşıyor. Bugün demokrasi ve insan hakları söylemini Batılı ülkelerin geliştirdiğini biliyoruz. TÜSİAD bu söylemlerle Batılı ülkelere bir mesaj vermiş oluyor. Türkiye’yi Avrupa ve Amerika’nın gündemine taşıma ve şikâyet etme dışında başka bir anlam bulamıyorum. Bir dönem ordu ile siyasete yön veren dernek, bugün siyasi ya da hukuki bir dış müdahalenin zeminini hazırlıyor. Bunu iyi niyetli bir çıkış olarak görmek saflık olur. Siyasi bir kriz çıkarıp hükümeti baskı altına almaya, dediklerini yaptırmaya ya da şantaja çalışıyor. Eski ihtişamlı günlerine dönmek ve siyaset arenasında yeniden boy göstermek istiyorlar. Vesayet rejiminin tarih olduğu 2002 yılından itibaren bazı kurumların hala geriye dönme arzuları, salt irticai bir faaliyetten öteye gitmez. Burası hukukun üstünlüğünü arzu edenlerin ülkesidir; üstünlerin ve tepeden bakanların hukukuna yer yok! Oyun İçinde Oyun TÜSİAD yetkilileri beyanatlarıyla sadece hadlerini aşmamış, aynı zamanda bir skandala da imza atmışlardır. TÜSİAD yetkililerinin açıklamaları bir açıdan Türkiye’ye yatırım gelmemesi için uluslararası sermayedarlara, şirketlere ve kuruluşlara bir mesaj niteliğini taşıyor. Akıllarınca ‘’Türkiye, yatırım yapılması için uygun bir yer değil, koşullar uygun değil’’ demeye getiriyorlar! Neymiş efendim bir siyasetçi tutuklanmış. Eğer mesele siyasetçi tutuklanmasıysa, diğer siyasetçiler neden tutuklanmıyor? Bu memleketin yargısı ve yargıcı var, sana ne ulan siyasetçilerin dava dosyalarından! Sen yargıç mısın? Sen o siyasetçinin dava dosyasında olanları biliyor musun? Ya da suçluyu övmeye çalışıyorsun, bu da ayrı bir garabet! TÜSİAD’ın başındaki yetkililerin gündeme ve siyasi hususlara dair açıklamaları tamamen kasıtlı. Bir suikasıt var! İyi niyet yok bu işte! Siz ne derseniz deyin, bunun adı etki ajanlığıdır! Ciddi bir suç! Hafife alınamaz! TÜSİAD yetkililerinin gündeme dair manipülatif izahatları ayrıca, 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik bir siyasi algı operasyonudur. ‘’Nasıl olsa siyasete hep yön verdik, bundan sonra doğrudan olmasa da dolaylı olarak siyasete etki edebiliriz’’ düşüncesindeler! Yatırımların, ülkemize akan sıcak para ve sermayenin önünü kesmek için didiniyorlar! Çünkü AK Parti’siz bir Türkiye hayaliyle yanıp tutuşuyorlar! Yapılan açıklamalar buna hizmet ediyor! Olası bir seçimden önce hükümet siyasi ve ekonomik konularda zayıf düşürülmek isteniyor. Kim bilir, belki de Batılı ülkelerin ülkemize tecrit, baskı ve yaptırım uygulamasını arzu ediyorlardır. Ekonomik ve siyasi sorunlarla boğuşan, çözüm üretemeyen ve gözden düşen bir AK Parti istiyorlar! Çözüm üretemeyen bir AK Parti’nin ilk cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedeceğini öngörüyorlar! Hangi kesimler benzer düşünceler içerisinde? Bir düşünün!
Ekleme Tarihi: 14 Şubat 2025 -Cuma

TÜSİAD Dış Müdahaleyi mi Planlıyor?

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği adıyla ülke ekonomimizde önemli bir yer edinen kurumun, 1990’lı yıllardan itibaren esas ilgi alanı dışında hareket ettiğini ve bazen haddini aştığını hemen hepimiz hatırlarız. Hatırlarız; fakat yüzleşmemiz gereken bir hakikat daha var. O da söz konusu derneğin asli amaçları dışında hareket etmeye meyilli olması ve tabii olarak siyasi tartışmaları alevlendirmesidir.

Ekonomi ve siyasete katkı sunmak başka; sığ tartışmaları tetiklemek başka! Bu ayırımı iyi yapmak gerekiyor! 

Sizin İşiniz Ne?

Memlekette İstanbul Sermayesi olarak tanımlanan; ancak daha çok seküler hassasiyetle hareket eden TÜSİAD’ın 1990’lı yıllardan itibaren sıkça siyaseti yönlendirdiğine ve asli vazifesine aykırı hareket ettiğine şahit olduk.

Hassaten 28 Şubat sürecinde TÜSİAD’ın tutumu ve yaklaşımı hafızalara kazındı. Ordunun siyasete yön verme sürecinde sözde demokratik değerler ilkesini savunduğunu ileri süren TÜSİAD’ın anti-demokratik bir darbe sürecine arka çıkıyor olması, yüz karası bir çelişki olarak kayıtlara geçti.

Gelin görün ki söz konusu dernek dün olduğu gibi bugün de bir siyasi parti gibi hareket etmeye ve siyasallaşmaya devam ediyor. Hükümetin mevcut ekonomi-politikalarını eleştirerek açıklamalarda bulunan dernek yöneticilerinin bir siyasetçi edasıyla konuşmalarına diyecek tek bir cümle vardır: art niyet!

Sıkıyorsa çıkın bir parti çatısı altında konuşun!

Anadolu sermayedarının, ülke ekonomisinde önemli roller üstlenmesi ve yatırımlar yapması gerekirken kısır siyasi tartışmaları başlatmaları anlaşılabilir gibi değil, diyebilirsiniz!

Evet! Ben meselenin çok derin amaçlar içerdiğini düşünüyorum. Dernek yetkilileri memleketimizle ilgili tabiî ki görüş beyan edebilir; ancak bir partizan edasıyla konuşamaz ve siyasi meselelere taalluk eden hususlarda görüş beyan edemez!

Anlamadıysan daha net konuşayım: TÜSİAD siyasete yön veremez ve balans ayarı hayaliyle yaşayamaz. Geçti o günler!

Anadolu insanının inancını ve siyasi görüşünü hazmedemeyerek bir dernekten ziyade siyasi parti gibi hareket edemezsiniz! Bu milletin değerlerine ve siyasi mefkuresine saygı duyacaksınız!

Kritik bir süreç yaşıyoruz!

Teğmenlerin kılıç çekme hadisesinin ve TÜSİAD’ın fanatizminin bu sürecin önemli kilometre taşlarından biri olduğuna inanıyorum!

Gerginlik, kutuplaşma ve ayrışma istiyorlar! Bütün bunlar yeni bir anayasa sürecinin sabote etmek için! Bu milletin huzura ve refaha ermesini istemeyenler var!

Darbe Dönemi Bitti

Ne acıdır ki bu memlekette darbe süreçlerinin en önemli aktörlerinden biri de TÜSİAD olmuştur. Darbelerin tarihe karıştığı şu günlerde bu derneğin artık farklı söylemlerle gündeme gelmeye başladığını gözlemliyoruz: ‘’demokrasi, insan hakları’’ gibi söylemler bir işaret fişeği niteliğini taşıyor.

Bugün demokrasi ve insan hakları söylemini Batılı ülkelerin geliştirdiğini biliyoruz. TÜSİAD bu söylemlerle Batılı ülkelere bir mesaj vermiş oluyor. Türkiye’yi Avrupa ve Amerika’nın gündemine taşıma ve şikâyet etme dışında başka bir anlam bulamıyorum.

Bir dönem ordu ile siyasete yön veren dernek, bugün siyasi ya da hukuki bir dış müdahalenin zeminini hazırlıyor. Bunu iyi niyetli bir çıkış olarak görmek saflık olur. Siyasi bir kriz çıkarıp hükümeti baskı altına almaya, dediklerini yaptırmaya ya da şantaja çalışıyor. Eski ihtişamlı günlerine dönmek ve siyaset arenasında yeniden boy göstermek istiyorlar.

Vesayet rejiminin tarih olduğu 2002 yılından itibaren bazı kurumların hala geriye dönme arzuları, salt irticai bir faaliyetten öteye gitmez.

Burası hukukun üstünlüğünü arzu edenlerin ülkesidir; üstünlerin ve tepeden bakanların hukukuna yer yok!

Oyun İçinde Oyun

TÜSİAD yetkilileri beyanatlarıyla sadece hadlerini aşmamış, aynı zamanda bir skandala da imza atmışlardır. TÜSİAD yetkililerinin açıklamaları bir açıdan Türkiye’ye yatırım gelmemesi için uluslararası sermayedarlara, şirketlere ve kuruluşlara bir mesaj niteliğini taşıyor. Akıllarınca ‘’Türkiye, yatırım yapılması için uygun bir yer değil, koşullar uygun değil’’ demeye getiriyorlar!

Neymiş efendim bir siyasetçi tutuklanmış. Eğer mesele siyasetçi tutuklanmasıysa, diğer siyasetçiler neden tutuklanmıyor?

Bu memleketin yargısı ve yargıcı var, sana ne ulan siyasetçilerin dava dosyalarından! Sen yargıç mısın? Sen o siyasetçinin dava dosyasında olanları biliyor musun? Ya da suçluyu övmeye çalışıyorsun, bu da ayrı bir garabet!

TÜSİAD’ın başındaki yetkililerin gündeme ve siyasi hususlara dair açıklamaları tamamen kasıtlı. Bir suikasıt var! İyi niyet yok bu işte!

Siz ne derseniz deyin, bunun adı etki ajanlığıdır! Ciddi bir suç! Hafife alınamaz!

TÜSİAD yetkililerinin gündeme dair manipülatif izahatları ayrıca, 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik bir siyasi algı operasyonudur.

’Nasıl olsa siyasete hep yön verdik, bundan sonra doğrudan olmasa da dolaylı olarak siyasete etki edebiliriz’’ düşüncesindeler!

Yatırımların, ülkemize akan sıcak para ve sermayenin önünü kesmek için didiniyorlar!

Çünkü AK Parti’siz bir Türkiye hayaliyle yanıp tutuşuyorlar! Yapılan açıklamalar buna hizmet ediyor!

Olası bir seçimden önce hükümet siyasi ve ekonomik konularda zayıf düşürülmek isteniyor. Kim bilir, belki de Batılı ülkelerin ülkemize tecrit, baskı ve yaptırım uygulamasını arzu ediyorlardır. Ekonomik ve siyasi sorunlarla boğuşan, çözüm üretemeyen ve gözden düşen bir AK Parti istiyorlar!

Çözüm üretemeyen bir AK Parti’nin ilk cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedeceğini öngörüyorlar!

Hangi kesimler benzer düşünceler içerisinde? Bir düşünün!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.