Son aylarda toplumun hemen her kesiminde kendisinin “lider” addeden tipler belirmeye başladı. Memlekette meydanı boş bulduğunu zanneden bu kişiler kendilerini birer “kurtarıcı, adaleti ikame edici zat” olarak görmeye başladılar. Haşa!
Haddini Bileceksin
Sanat camiası içerisinde tribünlere oynamaya çalışan nice sanatçı gördük! Fakat kendisini şöhret sahibi zanneden; fakat meşhurluğunu merhum babasına borçlu olan bir kişiden bahsetmek istiyorum: Seren Serengil.
Memlekette sanat adına nasıl bir başarı gösterdiğini kamuoyu bilir(!) Sanırım bu alandaki boşluğu doldurmak ve unutulmamak adına Serengil, olur olmaz işlerle uğraşmaya başladı. Yetmezmiş gibi siyasete el uzatır oldu. O da yetmedi “şunu görevden alın” deme cüretini ve yetkisini kendinde bulmaya başladı. Emredersiniz efendim(!) Hadsizlik!
Hiçbir haklı gerekçesi olmadan ve araştırmadan birkaç görsel üzerine harekete geçen Serengil, halk deyimiyle “sazan balık” gibi oltaya düştü. Tüm belediyelerin halkla ilişkiler departmanı ya da birimi vardır. Belli bir konuda bilgi sahibi olmak için arayıp arzu ettiğiniz soruyu sorabilir ve malumat alabilirsiniz!
Fakat Seren hanım zahmet edip Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin halkla ilişkiler birimini aramak ve oradan malumat almak yerine, yargısız infaza girişti.
Ne mi Yaptı?
Seren Serengil son dönemlerde sokak hayvanları konusunda “hassas biri” olduğunu ispatlamaya çalışırcasına mücadele ediyor. Belki de hassastır. Niyet okuyamayız. Elbetteki bu konuda kimsenin emeğini ve çabasını küçük görme derdinde de değilim. Ama yanlış harekete kayıtsız kalamam!.
Sokak hayvanları hususunda CHP belediyelerinin gayretkeşliğini ve emeklerini zikretmeliyim. Bu alanda birçok belediye başkanı gibi Mersin Büyükşehir Belediye başkanı sayın Vahap Seçer Beyefendiyi unutmamak lazım! Tabiri caizse çığır açtı demek yerinde olur. Üstelik bazı siyasi partilerin “hayvanları uyutalım” talebine alenen karşı çıkan ve merhamet duygusuyla hareket eden ilk isim elbette ki sayın Vahap Seçer’den başkası olamaz.
Ne var ki sosyal medyaya kasıtlı düşürülen bazı bilgiler ve görseller üzerinden Seren Serengil ve çevresi olmadık açıklamalarda bulunmaya başladı. Keşke onca önyargılı açıklamayı yapmak yerine belediyenin yetkili isimleriyle görüşülüp malumat alınsa idi. Paylaşılan görüntülerin Mersin'e ait mi, orası belli değil. Kesin olarak bilemiyorum; fakat bu konuda net olarak ifade etmeliyim ki son dönemlerde bazı hayvanların hastalı gerekçesiyle bitap düştüğü ve ex olduklarından haberdarız. Bu konuda daha önce belediye yetkililerinden şifahen bilgi talebinde bulunmuştum. Fakat ne var ki hayvanlara yapılan tüm tıbbi müdahalelere ve bakımlara rağmen ölüm vakaları sürüyor.
Sanırım Seren Serengil hadisesinden sonra belediye yetkilileri bu konuda bir açıklama yapacak ve durumu izah edecektir; fakat iddialarda yer alan “katliam, vahşet, işkence, zulüm” şeklindeki ifadeler tamamen asparagas... Belediye yönetimi sokaktaki başıboş hayvanları beslemenin ve korumanın yanında müreffeh bir yaşam alanı kurmada öncü rol oynarken, sayın Vahap Seçer’i zan altında bırakmaya çalışmak, son kertede itibar suikastinden başka birşey değildir. Herhalde belediyenin açıklamasından sonra başta Serengil olmak üzere birçok kişi özür dileme mahcubiyetini yaşayacaktır.
Ayıp Be Kardeşim
Hayvan hakları konusunda azami derecede hassasiyet taşıyan ve sayılı isimlerden biri olan Mersin Büyükşehir Belediye başkanı sayın Vahap Seçer hakkında ithamda bulunmak, yetmezmiş gibi CHP genel başkanına “görevden alın” demek ve beddua etmek nedir? Ve dahi “Allah'ın var mı” gibisinden konuşarak insanlarin inancına dil uzatmak sizin ne haddinize?
İnsan kastı olmaksızın yaşanan hayvan ölümleri için insanlara bela okumayı ve onlara itibar suikastinde bulunmayı meşru gören sayın Serengil, haklı olabilir mi? Hiçbir gerekçe Seren Serengil’e bu hakkı tanımaz. Sayın Vahap Seçer, bu hadsizlik karşısında elbetteki sessiz kalmamalı ve hukuken hakkını aramalı! Yok öyle “çamur at izi kalsın’’! Sözde “hayvan hakları savunucusu” olduğunu söyleyenlerin insan hak ve onurunu ayaklar altına almaya teşebbüs etmeleri de nedir? Nedir bu insan düşmanlığı!
Diyelim ki görüntüler Mersin Büyükşehir Belediyesi'ne ait barınaklarda yaşandı. Öyle farz edelim! Nihayetinde bir katliam varsa bunun hesabı hukuki yollarla sorulmalı; ancak hastalık nedeniyle barınakta yaşayan ya da sokakta yaralı halde bulunan hayvanların barınakta ölmeleri mümkün olamaz mı? Ya da dışarıda ölüme terk edilen hayvanların “duyarlı insanların talebiyle’’ barınağa götürüldükten sonra ex olma ihtimali yok mu?
Barınaklarda hayvanların tamamının beslenme ve sağlık hizmetlerinin düzenli olarak sağlandığı malum iken, Mersin Büyükşehir Belediyesi'ni katliamla itham etmek adil bir yaklaşım ve iyi niyet göstergesi olamaz. Aksini iddia eden ispatlasın!