Prof. Dr. Mehmet ŞAHİN
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Mehmet ŞAHİN
 

Aile Kurumu ve Değerleri

İnsanlık tarihi boyunca varlığını sürdüren aile, toplumsal bir kurumdur. Aile, toplumların en küçük yapı taşı olarak tanımlanır ve aile kavramı doğal olarak anne, baba ve çocuklardan oluşan bir yapıdan oluşur. Ancak ailenin evrensel düzeyde geçerli tek bir tanımını yapmak mümkün değildir. Çünkü aile kavramının ekonomik, psikolojik, biyolojik, yasal ve sosyal yönleri vardır. Ailenin toplumsal bir birim olduğu genel kabul gören bir gerçektir. Genel olarak çekirdek aile ve geniş aile olarak ele alınan aile kavramı artık yeniden değerlendirmeye ihtiyaç duymaktadır. Aile, kentleşme, sanayileşme ve göç gibi etkenler dışında küresel amaçlara hizmet eden, iyi niyetli veya kötü niyetli projelerin üzerinde odaklandığı çekirdek bir yapıdır. Aile, tüm sosyal kurumların en temel birimidir. Bu nedenle evliliğin gerekçelerinden ve işlevlerinden birisi de aile yapılarının oluşturulmasıdır. Evlilikten bağımsız olarak da aileler ortaya çıkabilir. Ancak aileye hukuki ve sosyal geçerlilik veren evliliktir. Ancak çok eşli veya çok kocalı evlilik biçiminin hâkim olduğu toplumlarda bu aile biçimi ideal değildir. Geniş aileler ise ataerkildir ve iki ya da üç çocuktan meydana gelmektedir. Geniş aileler genellikle anne, baba ve kardeşler, amca, dede, dayı ve teyze gibi akrabalık bağı olan diğer kişilerle aynı çatı altında yaşayan aileler olarak bilinmektedir. Aile, sevgi ve duygusal güvenlik ihtiyaçları, cinsel davranışları düzenleme ihtiyacı, nesilleri yeniden üretme ihtiyacı, gençleri ve engellileri veya hastaları koruma ihtiyacı ve çocukları sosyalleştirme ihtiyacı gibi hem bireysel hem de kolektif temel insani ihtiyaçların karşılanmasında önemli rol oynamaktadır. Bir temel sosyal yapı olarak ailenin en önemli psikososyal işlevi sosyalleşmedir. Yeni doğan bir çocuk ailenin içine doğar ve aile ile toplumun değerleri, normları, davranış standartları gibi sosyal ve kültürel unsurları öğrenir. Bu nedenle çocuğun kişiliği, duygusal, sosyal ve entelektüel gelişimi için sosyalleşme esastır. Çocuklar sosyalleşmek suretiyle sadece biyolojik varlıklar olarak kalmadıkları için aslında insanlaşırlar. Özellikle geleneksel toplumlarda ve geniş aile tipinde aile, gençlere, hastalara, engellilere ve yaşlılara sosyal ve psikolojik destek ve fiziksel bakım ve koruma sağlamaktadır. Bir toplumu yavaş yavaş yok etme amaçlı örtük savaş aile kurumunu bozmak ve dağıtmakla başlar. Aile yok olunca toplumdan da söz edilemez. Küreselleşmenin hedeflerinden biri de milliyet, cinsiyet ve dini etkisiz kılarak aileyi yok etmektir. Ülkemizde son zamanlarda yaygınlaşan huzurevleri ve bakımevleri aslında sevinilecek bir durum değildir. Tam tersi aile kurumu ve değerleri artık yok olma noktasındadır.
Ekleme Tarihi: 10 June 2025 - Tuesday

Aile Kurumu ve Değerleri

İnsanlık tarihi boyunca varlığını sürdüren aile, toplumsal bir kurumdur. Aile, toplumların en küçük yapı taşı olarak tanımlanır ve aile kavramı doğal olarak anne, baba ve çocuklardan oluşan bir yapıdan oluşur.

Ancak ailenin evrensel düzeyde geçerli tek bir tanımını yapmak mümkün değildir. Çünkü aile kavramının ekonomik, psikolojik, biyolojik, yasal ve sosyal yönleri vardır.

Ailenin toplumsal bir birim olduğu genel kabul gören bir gerçektir. Genel olarak çekirdek aile ve geniş aile olarak ele alınan aile kavramı artık yeniden değerlendirmeye ihtiyaç duymaktadır.

Aile, kentleşme, sanayileşme ve göç gibi etkenler dışında küresel amaçlara hizmet eden, iyi niyetli veya kötü niyetli projelerin üzerinde odaklandığı çekirdek bir yapıdır.

Aile, tüm sosyal kurumların en temel birimidir. Bu nedenle evliliğin gerekçelerinden ve işlevlerinden birisi de aile yapılarının oluşturulmasıdır. Evlilikten bağımsız olarak da aileler ortaya çıkabilir. Ancak aileye hukuki ve sosyal geçerlilik veren evliliktir.

Ancak çok eşli veya çok kocalı evlilik biçiminin hâkim olduğu toplumlarda bu aile biçimi ideal değildir. Geniş aileler ise ataerkildir ve iki ya da üç çocuktan meydana gelmektedir.

Geniş aileler genellikle anne, baba ve kardeşler, amca, dede, dayı ve teyze gibi akrabalık bağı olan diğer kişilerle aynı çatı altında yaşayan aileler olarak bilinmektedir.

Aile, sevgi ve duygusal güvenlik ihtiyaçları, cinsel davranışları düzenleme ihtiyacı, nesilleri yeniden üretme ihtiyacı, gençleri ve engellileri veya hastaları koruma ihtiyacı ve çocukları sosyalleştirme ihtiyacı gibi hem bireysel hem de kolektif temel insani ihtiyaçların karşılanmasında önemli rol oynamaktadır.

Bir temel sosyal yapı olarak ailenin en önemli psikososyal işlevi sosyalleşmedir. Yeni doğan bir çocuk ailenin içine doğar ve aile ile toplumun değerleri, normları, davranış standartları gibi sosyal ve kültürel unsurları öğrenir. Bu nedenle çocuğun kişiliği, duygusal, sosyal ve entelektüel gelişimi için sosyalleşme esastır.

Çocuklar sosyalleşmek suretiyle sadece biyolojik varlıklar olarak kalmadıkları için aslında insanlaşırlar.

Özellikle geleneksel toplumlarda ve geniş aile tipinde aile, gençlere, hastalara, engellilere ve yaşlılara sosyal ve psikolojik destek ve fiziksel bakım ve koruma sağlamaktadır.

Bir toplumu yavaş yavaş yok etme amaçlı örtük savaş aile kurumunu bozmak ve dağıtmakla başlar. Aile yok olunca toplumdan da söz edilemez. Küreselleşmenin hedeflerinden biri de milliyet, cinsiyet ve dini etkisiz kılarak aileyi yok etmektir.

Ülkemizde son zamanlarda yaygınlaşan huzurevleri ve bakımevleri aslında sevinilecek bir durum değildir. Tam tersi aile kurumu ve değerleri artık yok olma noktasındadır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.