Zihninde ve ruhunda amaç edindiği, ulaşmak ve erişmek istediği bir hedefi olan herkes ülkücüdür. Bir hedef, dava uğruna hayatını ve hayalini harcayan peygamberler ülkücüdür. Bu anlamda ülkücü olan filozof ve ilim ve bilim adamları da vardır. Aslında ülkücülük liderlik ile birlikte yürür. Başkomutanlar, askerler, zihninde ulaşmayı düşündüğü bir hedefi, bir ideası olan ilim ve sanat adamları ülkücüdür.
Ülkü insanı duyular dünyasının üstüne yükseltir ve hiçbir zaman tam olarak gerçekleştirilemeyecek olan, yalnızca erişilmesi istenen amaç olarak kalan ilkedir, mefkûredir, idealdir, vizyondur.
Bazen de gerçekte olmayıp yalnız düşüncede tasarım biçiminde var olan, yalnızca düşünce ile kavranabilen bir şeydir ülkü veya ideal.
Peki, politik düzlemde kullanılan ve temelde felsefe alanından alınan bu ülkücülük nedir?
Felsefede idealizm terimi ‘idea’ ile ilişkilidir ve idealizm, gerçekliğin, beş duyu ile tespit edilen nesneler ve güçlerden çok, düşüncelerden, idealardan oluştuğunu savunan bir felsefe akımıdır. Gerçek olanın ve gerçekten var olanın, insanı insan yapan zihindeki soyut düşünceler, ilkeler ve kavramlardır. Genel olarak beden ve zihin ilişkisi üzerinden açıklamaktadır. Burada dikkat çeken şey ise zihin ile ruhun aynı anlamda kullanılmasıdır.
İdealizm, dilimize düşüncecilik veya ülkücülük olarak tercüme edilmektedir. Var olan her şey düşünceye bağlıdır ve düşünce dışında nesnel bir gerçekliğin varlığı kabul edilemez. Varlıklar alemi, ideler alemi ve görünenler alemi olarak iki farklı alemden oluşmaktadır.
Gerçek olan, ideler âlemidir. Mutlak gerçek, değişmeyen gerçek, idelerdir. İdeler, gerçeklerin dünyasıdır ve gerçek olmayan dünya ise sadece görüntüler veya gölgeler dünyasıdır. Gerçek, idelerdir; zihnimizde oluşan fikirler ve kavramlardır. Bu fikirleri ve kavramları gerçek yapan şey, onların daimî ve değişmez olmasıdır.
Görüntüler ve gölgeler alemi, gerçek olamaz. Görüntüler veya gölgeler, görünen varlıklar veya nesneler, zihnimizdeki soyut ve kavramsal fikirlerin kalıba veya forma girmiş biçimleridir. Değişen ve daimi olamayan bir şey gerçek olamaz. Bu nedenle, esas olan görünen nesneler değildir. Gerçek olan, bu nesnelerle ilgili olarak zihnimizde oluşan fikirler, kavramlar ve niteliklerdir. Bu nedenle, görünen dünya, varlık veya nesneler, ancak bilinç ve düşünceye dayanarak açıklanabilir.
İdealizme göre, sürekli olarak yok olan, tekrar oluşan veya değişen bir şey, daimî ve kalıcı olamayacağı için sürekli bir yenilenme veya yeni bir nesnenin ortaya çıkması anlamına gelmektedir.
Değişim veya yenilenme, toplum düzenini bozmaktadır ve toplum düzeni ancak devamlılıkla sağlanmaktadır. Değişim ve yenilik, toplum düzenini bozar ve istikrarsızlığa neden olmaktadır.
Nesneler dünyası sürekli olarak oluşan, değişen ve yok olan objeleri temsil ederken ideler dünyası ezeli ve ebedi olan evreni temsil eder.
Türk kültür tarihi içinde Ziya Gökalp (1876-1924) ideal karşılığı olarak "millî mefkure (ülkü)" terimini kullanmıştır. Nihal Atsız (1905-1975) ve diğer Türkçüler de "millî ülkü" terimlerini kullanmışlardır. Ülkü ve Mefküre terimi, ideal demektir ve bu bakımdan ülkücülük, idealizm teriminin karşılığıdır. Bu durumda idealist terimi de ülkücü teriminin karşılığı olur.
Günlük dilde idealist terimi temelde iki anlamlarda kullanılmaktadır. Birinci olarak, idealist, yüksek ahlaki, estetik ve dinsel ölçütleri benimseyen ve onları yaşayan kişi için kullanılmaktadır.
İkinci olarak, henüz mevcut olmayan bir plan ya da programı savunan ve bunları gerçekmiş gibi gözünde canlandırabilen kişi için kullanılmaktadır. Temelde geleceğe yönelik bir amacı olan ve ulaşmak istediği bir hedefi olan kişi idealist kişi veya ülkücü olarak bilinmektedir.
Ülkücünün kendi milleti veya bütün insanlık için ulaşılmasını şiddetle arzu ettiği son hedefi, ideası vardır. Arzu ve hayali bu son hedefe ulaşmaktır ve bu hedefe varmak gayesiyle, yorulup yılmadan, bıkıp usanmadan cesaretle, fedakârca çalışır veya en azından zihin bu hedefle yanıp tutuşur.
İdealist birisi, mevcut sosyal düzenden memnun değildir. Henüz mevcut olmasa da gelecekte ideal bir sosyal düzenin var olması hayali kuran ve bu hayali takip eden kişi idealist kişidir veya ülkücüdür.
Bir diğeri ise yeryüzüne barışın egemen olmasını savunmaktadır veya kendi ülkesinin lider ülke olması gerektiğini söylemektedir. Bu niyetler ve hedeflerin peşinde koşan ve savunan birisi idealist kişidir veya ülkücüdür.