Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin genel yaklaşımı açıklanırken adalet, hikmet, merhamet, iyilik, doğruluk, çalışkanlık, faydalı olmak ve güzellik gibi değerler üzerinde yükselen bir medeniyet mirasına sahip olan milletimize vurgu yapılmaktadır. Öyle ise bizim bir medeniyet mirasımız var ve bu miras adalet, hikmet, merhamet, iyilik, doğruluk, çalışkanlık, faydalı olmak ve güzellik gibi temeller üzerinde yükselmiştir. Türk eğitim sisteminin hedefi ise bütün ideolojilerin üstünde millî bir şahsiyetin oluşumuna katkı sağlamak ve millî bilince sahip şahsiyetlerden oluşan bir toplum oluşturabilmek adına ahlaklı, erdemli; milleti ve insanlık için iyi, doğru, faydalı ve güzel olanı yapmayı ideal edinmiş bilge nesiller yetiştirmek olarak açıklanmaktadır.
Bilge bir nesil için gerekli nitelikler adalet, hikmet, merhamet, iyilik, doğruluk, çalışkanlık, faydalı olmak, güzellik, ahlaklı, erdemli, milleti ve insanlık için iyi, doğru, faydalı ve güzel olanı yapmayı ideal edinmek olarak verilmektedir.
Ayrıca bu ideal neslin diğer nitelikleri de medeniyetimizin üzerine inşa edildiği temel kavramlar olan aklıselim, kalbiselim ve zevkiselim nesiller yetiştirmek için madde-mana, akıl-duygu, nefis-vicdan, insan-toplum ve zaman-mekân dengesini gözetmesi olarak belirlenmiştir.
Bu yaklaşımda ifadesini bulan ve milletimizin sahip olduğu medeniyet mirası ve bu mirasın temelinde yer alan madde-mana, akıl-duygu, nefis-vicdan, insan-toplum ve zaman-mekân dengesini gözeten bir nesil amaçlanırken bugünlerde düzenlenen mezuniyet törenlerini nasıl açıklayacağız?
Yazdıklarımız, geliştirdiğimiz eğitim programı ve programın hedefleri ile mezuniyet törenlerine katılan mezunların durumunu eşleştirmek mümkün mü?
Bizim medeniyetimizde mezuniyet veya icazet var. İcazet alan öğrenci hocasının cübbesini giyer. Artık o öğrenci, o hocanın temsilcisi olmuştur. Mezuniyet törenlerinde giyilen cübbenin aslı budur.
Fırlatılan kepe gelince… İcazet törenlerinde kep değil sarık vardır. En önemlisi de sarığın içinde Kuran-ı Kerim vardır. Cübbe icazet veren hocayı temsil ederken sarık içinde yer alan Kuran-ı Kerim baştacı yapılmaktadır.
Günümüzde mezuniyet törenlerinde mezunların giydiği cübbe ile fırlattıkları kepin böyle bir irfan ve derinliğe sahip olmadığı açıktır.
Bir de mezuniyet baloları düzenlenmeye başladı. Balo elbiseleri, balo ayakkabıları derken tam bir mezuniyet giyim piyasası oluştu. Mezuniyet balosuna katılmak psikolojik bir baskı haline gelince bu maliyeti karşılama zorluğu çekenler de olacaktır.
Kaldı ki hem mezuniyet törenlerinde hem de mezuniyet balolarında mezunların davranışları, törenlerin içeriği, mezuniyet giysileri ile milletimizin sahip olduğu medeniyet mirasını nasıl bağdaştırabiliriz?
Madde-mana, akıl-duygu, nefis-vicdan, insan-toplum ve zaman-mekân dengesini gözeten bir nesilden söz etmek ne kadar mümkün?
Belki mezunların anne ve babaları veya nene ve dedeleri de bu durumdan hoşnut olmayacaktır.
Bu törenlerin ve balolar okulöncesi eğitim kurumlarında bile düzenlenmektedir. Katılımcı çocukların giysileri, dansları veya diğer etkinlikleri milletimizin sahip olduğu medeniyet mirasını ne ölçüde yansıtmaktadır?
Üstat Necip Fazıl ne güzel anlatmış günümüz eğitim sisteminin ürünlerini ve sistemden mezun olanların durumlarını!
Üç katlı ahşap evin her katı ayrı alem!
Üst kat: Elinde tespih, ağlıyor babaannem,
Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve aşıkları,
Alt kat: Kızkardeşimin (Tamtam) da çığlıkları;
Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim;
Buyrun ve maktaından seyredin, işte evim!
Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin belirlediği hedeflere ve yetişecek olan nesle bakılırsa teoride ideal olan bir gençlik çıktısı olması gerekir. Böyle bir gençlik “Zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin bir gençlik” olabilir.
Sahaya indiğimizde gördüklerimiz bambaşka şeyler söylüyor bize. Eğitim programının koyduğu hedefler ile çıktı arasında çok fazla bir fark var. Bu kadar da sapma olmamalı.
Bir yerde temel bir problem var. Temel sorun eğitim programı değil onu uygulamaya koyacak olan öğretmen ve yöneticilerde. Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin hedeflerini bilen, benimseyen ve içselleştiren öğretmenler yoksa uzun yıllardır gelen ve kalıplaşmış bir yapıyı dönüştürmeniz mümkün değildir. Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin bize özgü bir model olduğu tartışmasız. Ancak, bu modeli uygulamaya koyacak olan öğretmenlerin nasıl eğitildiği sorunu temel sorundur.
Unutulmamalı ki öğretmenlik kendine özgü bir kişilik ve kültür gerektirir. Aksi takdirde mezuniyet törenlerini, mezuniyet balolarını, bu etkinliklerdeki ahlak ve kültür sorunun tartışmaya devam ederiz.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, mezuniyet törenleri ve mezuniyet baloları bağlamında söylenecek tek şey var: Nerden baksan tutarsızlık!